Uygulama ile Aç

Tuz Gölü Fay Zonu'nu inceleyen Avustralyalı ekip: Daha önceki modeller hatalı

Avustralya'daki Curtin Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar, Tuz Gölü Fay Zonu'na dair ilgi çekici bulgulara ulaştı. Anadolu'nun kalbindeki yarık, her yıl biraz daha genişliyor.

Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu gibi aktif fay hatlarının bulunduğu yoğun bir deprem bölgesi olan Türkiye, uluslararası jeoloji çalışmalarının da odağında yer alıyor. Nitekim bu hafta Türkiye'deki fay hatlarına dair dikkat çekici bir çalışma daha yayımlandı. Avustralya'da bulunan Curtin Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yürüttüğü çalışma, Tuz Gölü Fay Zonu'nun bugüne kadar düşünülenden farklı bir yapıya sahip olduğunu ortaya koydu.

Bilim dünyası, bu bölgelerdeki hareketlerin çoğunlukla yatay yönlü, yani levhaların birbirine paralel şekilde kaydığı doğrultu atımlı yapıda olduğunu düşünüyordu. Curtin Üniversitesi öncülüğünde yürütülen araştırma, bu anlayışı kökten sarsacak bulgular ortaya koydu. Yapılan ölçümler, Tuz Gölü Fay Zonu’nun aslında genişleyen, yani iki yöne doğru açılan bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.

Anadolu'nun Göbeğindeki Yarık Her Yıl Bir Milimetre Genişliyor

Curtin Üniversitesi’nden yerbilimci Prof. Axel Schmitt liderliğinde yürütülen araştırma, Anadolu'nun kalbinde yer alan bu dev fay hattının milyonlarca yıldır çok yavaş da olsa genişlediğini ortaya çıkardı. Elde edilen veriler, Anadolu’nun bu bölgesinde yer kabuğunun yılda yaklaşık bir milimetre hızla iki yana ayrıldığını gösteriyor. Bu keşif, kıtaların nasıl yırtılıp şekil değiştirdiğine dair küresel modeller açısından da büyük önem taşıyor.

Araştırmacılar, bu sonuca ulaşmak için Hasandağ volkanının binlerce yıl önce püskürttüğü lav akıntılarını inceledi. Söz konusu lavlar, o dönemde Tuz Gölü fayının üzerinden akarak soğumuş, ardından geçen depremlerle parçalanmıştı. Araştırma ekibi, bu lav tabakalarının kırılmadan önceki hâlini yeniden inşa ederek, zaman içinde ne kadar yer değiştirdiklerini hesapladı. Ekip, Curtin Üniversitesi’nin gelişmiş analiz tesislerinde iyon mikroprob ve helyum tarihleme tekniklerini kullanarak, lavların yaşını ve hareket miktarını hassas biçimde ölçtü. Elde edilen sonuçlar, bu fay hattında görülen hareketin yatay değil, dikey bileşenli ve açılma yönünde olduğunu net biçimde kanıtladı.

Ayrıca bkz.

Kuantum uyduları Dünya’dan yörüngeye foton gönderilebilecek

Prof. Schmitt, “Türkiye genelde yatay faylanmalarla bilinir, ancak Tuz Gölü Fay Zonu bu tabloya uymuyor. Burada karasal kabuk gerçekten iki yana çekiliyor. Bu da bize kıtaların nasıl parçalandığına dair nadir bir pencere sunuyor,” diyor. Araştırmanın ortak yazarlarından Doç. Dr. Martin Danišík ise lav içindeki zirkon kristallerinin doğal bir zaman kapsülü gibi davrandığını söylüyor. Danišík, bu kristallerin içinde uranyum ve toryumun bozunmasıyla oluşan helyum miktarını ölçerek, lavın ne zaman soğuduğunu ve ne kadar süre önce kırıldığını belirleyebildiklerini belirtiyor.

Çalışmaya katkı sunan bir diğer isim olan Janet Harvey ise uydu görüntüleri ve uzaktan algılama verilerinin, bu genişlemenin yüzey şekillerinde bıraktığı izleri açıkça ortaya koyduğunu belirtiyor. Harvey, “Tuz Gölü fayı, Avrasya, Arap ve Afrika levhalarının karmaşık etkileşiminin tam ortasında yer alıyor. Bu fayın hareketini anlamak, yalnızca Türkiye değil, tüm Alp-Himalaya dağ kuşağı boyunca meydana gelen kabuk deformasyonlarını çözmek açısından da çok kritik,” diyor.

Tuz Gölü Fay Zonu Büyük Bir Deprem Üretebilir

Her ne kadar Tuz Gölü Fay Zonu, kuzeydeki faylara kıyasla çok daha yavaş hareket ediyor olsa da bu tür genişlemeli bölgelerin beklenmedik şekilde enerji biriktirip kırılabileceği düşünülüyor. Uzmanlara göre burada tespit edilen yavaş açılma hareketi, uzun vadede bölgedeki jeolojik dengeyi değiştirebilir.

Prof. Dr. Naci Görür de Eylül ayında yaptığı bir paylaşımda bu bölgenin büyük deprem üretme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekmişti.



Haberi DH'de Gör Yorumlar ve Diğer Detaylar
Whatsapp ile Paylaş
Beğenilen Yorumlar
Tümünü Gör
14 Yorumun Tamamını Gör