Yapay zeka destekli “ışık parmak izi”
IEAC sistemi, bugüne dek genellikle yazılım katmanında uygulanan şifreleme yöntemlerinin aksine, şifrelemeyi doğrudan ışık sinyaline entegre ediyor. Yani mesaj değil, taşıyıcı ışık sinyali şifreleniyor. Bu sayede, optik hatlara yönelik veri dinleme girişimlerinin önüne geçilmesi hedefleniyor. Geleneksel TLS veya IPsec gibi protokoller, veriyi korurken sinyali açık bırakıyor; IEAC ise sinyali adeta görünmez hale getiriyor.
Gerçekleştirilen testlerde sinyal, fiber döngü üzerinden aktarılırken; dağılım, gürültü ve optik bozulmalar gibi gerçek dünya koşulları da simüle edildi. 3.9 THz'lik C-bandı boyunca 26 kanalda yapılan iletimlerde her biri çift polarizasyonlu 32 GBd sinyaller kullanıldı. Sonuç olarak 1 Tbps net veri hızı elde edilirken, bit hata oranı 2×10⁻² seviyesinin altında kaldı.
Mevcut altyapıyla uyumlu
IEAC sisteminin en dikkat çekici yönlerinden biri de mevcut optik altyapıyla uyumlu olması. Kuantum anahtar dağıtımı (QKD) ya da kaotik şifreleme sistemlerinde olduğu gibi özel donanım gerektirmiyor. Çoğu durumda sistemin uygulanması, sadece bir yazılım güncellemesiyle mümkün olabilecek.
Bu sayede yeni teknik hem bütçesi kısıtlı internet servis sağlayıcıları hem de ulusal iletişim altyapısını güçlendirmek isteyen devletler için oldukça cazip bir seçenek haline geliyor. Araştırma ekibi, bu teknolojinin veri merkezleri, bulut hizmetleri ve gelecekteki 6G altyapıları için küresel ölçekte dönüştürücü bir etki yaratabileceğini düşünüyor.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}