Anlık Bildirim
Sıradaki Video

Herkes ders alsın! "Oppo Find X incelemesi"

Bu videoda OPPO'nun mobil sektör için adeta bir ders niteliğindeki Find X modelinin gerçek uçtan uca ekranlı tasarımını ele alıyor, bileşenlerini, kamerasını, bataryasını, tüm detaylarını irdeliyoruz.
2004 yılında kurulan, Çin menşeili Oppo için çoğu telefonunda Apple’ı kopyalıyor dediler, haklılar ama Çinli veya değil her marka telefonlarının en azından bir ucunu iPhone’lara benzetmeye çalışıyor, bunu da kabul etmek gerek, hele ki çentik esinlenmenin daniskasıydı. Lakin Oppo Find X, bu sefer bence Apple’ın esinlenmesi, ilham alması gereken bir ekran-kasa oranı ve hareketli kamera yapısıyla geldi.

Lacivert-hardal rengi şık kutudan telefonun kendisi, 5V 4A 20W’lık VOOC adaptörü ki yarım saatte bataryanın %50’sini doldurabiliyor, tam şarjı 1 saat 40 dakika sürüyor, silikonlu Type C kablosu, Earpods benzeri yine Type C girişli kulaklığı ve ekstra olarak sert plastik bir kılıf çıkıyor. Ülkemiz içinde resmi bir garantisi yok tabii.

Kulaklığı kulakiçi değil, maksimum sesi orta kıvam diyebileceğim kadar, ses profili gümbür gümbür olmayabilir ama tok seslerden yana. Dinamik aralığı ve detay ayrımı eh işte. Normal bir kullanıcının işini görür, telefon görüşmesi yaparsınız ama bir müzikseveri doyurmaktan uzak.

Bordo ve mavi renk seçeneği var. 15.6CM boyunda, 7.4CM eninde, 9.6mm kalınlığında ve 186gram ağırlığındaki telefonu çerçeveleri alüminyumdan, arka yüzeyi camdan. Eldeki hissiyatı, işçiliği harika, yalnız olduğundan ağır hissettirdi. 6.4 inç ekranın kasaya oranı tam %93.8 olunca aman elimden düşmesin diye başlarda bi’ geriliyorsunuz, neyse ki Gorilla Glass 5’li arka yüzeyi o kadar kaygan değil. Tek elle tutarken çok işler başarırsınız diyebilirim ama ikinci eli kullanınca güvende hissediyorsunuz. Çoğu uçtan uca ekranlı telefonda geçerli bir şey ama ekranın tuz bu olması bir defa düşmesine bakar.

Üst barda deyip detaylandıracağım ama üst bar yok, sadece çok ince bir ahize geçişi var burada. Peki hani sensörler, özçekim kamerası? Yenilikçilik budur işte. Üst gövdenin büyük bir kısmı hareketli yapıda. Bu tarafta özçekim kamerası, arka tarafta ise arka kamera paketi ortaya çıkıyor. Bu yapının güzel yanı şu, kameraları bir defa temizliyorsunuz, gizli oldukları için hep temiz kalıyorlar, gerçi içerisi toz ve kir toplamaya müsait. Bu hareketli mekanizma ne kadar hizmet verir peki, Oppo her gün 150 defadan, ki 150 günlük kullanımda abartı, 5 yıl ve 300 bin defa çalışabileceğini temin etmiş, dayanıklılığı pek kafaya takılacak bir şey değil gibi görünüyor. Diyelim açıkken zorladınız, kendi durumu hissedip kapanmaya başlıyor, yerindeyken de zorlayıp da çıkarmak epeyi emek ister.

Kavisli, yine Gorilla Glass 5 ile korunan ekrandan hafif parlak, metal çerçeveye inince sağda sertliği, geri dönütü dengeli, sesi normal güç butonu, solda da orta parmakla erişebileceğiniz ses ayarı butonları var, erişmeleri çok da zor değil. Yukarıda bir ekstra yok, altında SIM kart, Type C girişi ve mono hoparlör var. Kulaklık çıkışı maalesef yok ve benim gibi 3.5mm jack’ın olmadığı yerde yokum diyebilirsiniz, ben de tepkiliyim ama trend bu yönde gelişti, neyse ki dönüştürücüsü var.

Parmak izi okuyucusu yok, evet. Bunun yerine iPhone X’dakina benzer donanım altyapısı kullanılmış. Benzer bir teknikle yüzünüze 15 bin noktacık yansıtılıyor, ışık tutunca görebildiğiniz sensörler bunlar, tarama sürecinde tabii siz hiçbir şey görmüyorsunuz, yüzünüzün 3 boyutlu bir haritası çıkarılıyor, öyle yüzünüzün çıktısıyla kandırabileceğiniz bir şey değil yani.
Hızı, yani işte, güç tuşu, üst kısmın açılması, tarama işlemi ve kapanması aslında yavaş değil ama çok hızlı da değil, açıkçası beni sıkmadı ve ne yalan söyleyeyim, bana bayağı bir havalı geldi. Ortam karalık olsa bile sapıtmıyor, sadece direkt telefona bakıyor olmanız gerek.

Yine kavisli, arka cam yüzeyinde kamera paketi, bence uyumsuz, sanki sonradan eklenmiş gibi durab bir Oppo logosu ve üsttekinin aksine gayet şık Find X logosu var. Öyle sinir bozucu sertifika bilgileri işlenmemiş arkaya. Kenarları bordo, ortaya gidildikçe koyulaşıyor, ışık altındaki renk geçişi gerçekten güzel, bulunduğunuz ortamda ekranı, arkası, rengi, dikkat çeken bir telefon, tüm gözler üzerinizde olacak.

6.4 inç 19.5:9 formatında ve 2340x1080 çözünürlüğündeki AMOLED ekranda 401PPI demek her şey gayet net demek oluyor. Renkleri çok iyi, panel harika renkler üretiyor, ayrımları da gayet başarılı. Beyazlar standart bir OLED ekrana göre daha doğru tonda, tabii zamanla hafiften sararacaktır, OLED’in doğası bu. Siyahlar pikseller kapanabildiği için kömür karası. Dizi-film, YouTube’da içerik tüketmek çok keyifli, AMOLED bir başka. Ekran formatından dolayı 16:9 içerikleri yakınlaştırıyor veya genişletiyorsunuz.

Maksimum ışığı gayet yüksek, Samsung’un kendi telefonlarında kullandığı AMOLED kadar iyi değil ama güneş altında rahatlıkla görebiliyorsunuz, yansımayla bir derdi yok. Renk sapması sıfıra yakın, hangi renk olursa olsun sorunsuz.
10nm üretim mimarili Snapdragon 845, tepeyi temsil ediyor kendisi. 4 enerji tasarrufu odaklı Kyro 385 Silver çekirdeği 1.76, 4 performans odaklı Kyro 385 Gold çekirdeği 2.8GHz’e kadar çıkabiliyor ve tam yük altında gücünün %91’ini koruyabiliyor.
Grafik tarafında ise Adreno 630 var. Qualcomm X20 LTE modemi indirmede 1.2Gbit yüklemede 150Mbit hıza ulaşabiliyor, ülkemiz potansiyelinin çok üstünde hızlar bunlar. 850, 900, 1800 ve 1900MHz bantları destekli, Turkcell hattım ile İstanbul’da, şehir içinde kullandım, çekim anlamında problem yaşamadım, kırsala gitme fırsatım olmadı açıkçası.

Real Racing 3 ve Modern Combat 5’te tabiri caizse telefon akıyor, 60 kare/saniyeyle ne takılma ne hıçkırma, geniş geniş, gayet keyifli bir şekilde oynayabiliyorsunuz, telefonda oyun keyfi bu kadar olur. PUBG’yi yüksek detay ayarlarıyla oynadım, 60 kare/saniyeye yakın bir deneyimle akıyor, Snapdragon 845 ile ardınıza bakmazsınız oyun konusunda. Tam yükte telefon ısındı diyorsunuz, gayet normal, önemli olan ateş topuna dönmemesi, rahatsız edecek seviyede ısınmıyor telefon. 
Elimizdeki 8GB RAM ve 128GB depolamalı olanı, 256GB’lığı da var, o da 8GB RAM’li. Yazma hızını sınayamadım ama 600MB/saniye okuma hızı demek, UFS 3.0 standardı depolama birimi uçuyor demek, olması gerektiği gibi amiral gemisi sınıfı bir hız bu.

Arkada, hareketli modülün üzerinde 16MP F/2.0 ana ve 20MP yine F/2.0 diyaframlı ikinci kamera var, 16MP olanı optik imaj sabitlemeli, 20MP olanı daha fazla ton bilgisi ve bokeh efektinden sorumlu. Öndeki kamera 25MP F/2.0 diyaframlı ve otomatik odaklaması yok. Arka 4K’da 30, 1080P’da 240 ve 720P’de 480 kare/saniye, ön kamera ise 1080P’de 30 kare/saniye video kaydı destekli.

Kameranın çıkmasını beklemeniz gerek ama yavaş da değil aslında. Arayüz iOS’vari bir arayüz, ben pek taraftarı değilim. Odaklaması tutarlı ve anlık gerçekleşiyor, gayet hızlı ama çekim hızı rakipleri kadar iyi değil.
Sahne modu otomatik belirleniyor, çiçekse çiçek, gökyüzüyse gökyüzü ve birini çekiyorsanız ona göre renk modu belirliyor. Yakın çekimler harika, bokeh efekti F/1.6-1.7 diyaframlı rakipleri kadar başarılı değil ama portre modunu açınca meseleyi, iyi bir obje ayrımıyla da beraber çözüyor. Aydınlıkta 12MP, daha büyük pikselli rakiplerine göre netlikte daha başarılı, ışık azalmaya başladığında dahi gayet iyi çalışan bir noise engelleme filtresi uyguluyor.
Günlük telefonum S9+ ile karşılaştırınca mesela 16MP’in avantajı ortaya çıkıyor, daha fazla detay, daha fazla netlik. Işığın azaldığı veyahut koyu ve parlak tonların bir arada bulunduğu durumlarda da dinamik aralığı beni gayet memnun etti, karanlıkta kalan, kaybolmasını istemeyeceğiniz detaylar kaybolmuyor. Genel olarak renk dengesi tutarlı, yapay zekanın desteği var, pozlama ise çoğu zaman yerinde. Video tarafında detaylar zengin, dinamik aralık başarılı, odaklamada Dual Pixel’li Samsung telefonlar gibi değil ama diğer rakipleri iPhone X, Huawei P20 Pro, LG G7 ThinQ bunlarla benzer düzeyde. Optik imaj sabitlemesi, bir iPhone X veyahut S9+ gibi değil, biraz daha robotik çalışıyor, baktığı sahneden ben ayrılsam da kamera ayrılmamaya çalışıyor gibi yapabiliyor.

Özçekimdeki netlik, detay gücü harika. 25MP’in hakkı değil belki ama üst segment çoğu 8MP’in kameranın ötesinde bir netlik bu, işin içinde yapay keskinleştirme de var, hissediliyor ama birçok telefonun arka kamerasından iyi iş çıkarıyor kesinlikle. Işığın azaldığı durumlarda bile keskinliğinden çoğu zaman taviz vermiyor. Renk dengesi de çoğu zaman tutarlı, ışık dengesinde biraz daha parlak fotoğraflara meyilli, dinamik aralığı ise daha iyi olmaylıydı, şiddetli ışığa gelemiyor bazen. Ön kameranın geride kaldığı tek nokta video tarafı, rakipleri arasında ortalamanın belki biraz üstü bir sonuç verdi, detay gücü aslında hiç fena değil ama dinamik aralığı ortalama bir düzeyde, parlak şeyler fazla patlıyor.

Toplamda kamera paketi çok iyi işler ortaya çıkarıyor, sosyal medyada paylaşım için gayet başarılı, ülkemizde satılan, Türkiye garantili amiral gemileriyle rekabet etmeyi geçtim önde olduğu konular da var.

Android 8.1 Oreo üzerine kurulu ColorOS adlı yani özelleştirilmiş bir arayüzü var. Arayüz, cihazı kullandığım süre boyunca durmak, takılmak nedir bilmedi, her şey gayet akıcı. Çoklu görev menüsü ve birçok şey iOS’tan esinlenilmiş ama kamera uygulaması hariç “bu kadar da olur mu” dedirtmiyor. İsterseniz navigasyon butonlarını getirebiliyorsunuz, isterseniz iPhone X misali hareketlerle yönetebiliyorsunuz. Hareket yapacağım diye misal veriyorum uygulamada yanlış yerlere başlarda basıyorsunuz, alışması 1-2 haftayı alır ama kullanılır mı, kullanılır, sistem güzel oturtulmuş.

Hoparlörü mono bir hoparlör ve buraya kadar böyle harika gelmişken bende hayal kırıklığı yarattı. Maksimum sesi ortalamanın üzerine çıkamıyor, tok sesler var, tamamen üzerinden geçilmiyor bu seslerin ama detay ayrımı pek iyi değil, stereo hoparlörlü rakiplerinin yanında sıradan ve o segmentte değilmiş gibi bir sonuç aldım, üzüldüm doğrusu. Dönüştürücüyle Xiaomi Mi Pro HD kulaklıklarımı taktım, maksimum ses olarak tamam ama yine detayda, dinamik aralıkta yine üst segmentte değilmiş gibi sonuç aldım.

9.4mm’de 3730mAh batarya. Şunu hep söylerim, telefon biraz daha kalın olsun, bataryası büyük olsun, Oppo da olaya benim gibi bakıyor anlaşılan. Hücresel veri ve otomatik ekran ışığıyla, oyun harici günlük kullanım ki internette sörf, bol bol Whatsapp, 1-2 saat Spotify, örnek fotoğraf ve video çekimleri derken 5-5.30 saat civarı bir ekran süresi alabildim, günü rahat çıkarır.

802.11ac Wi-Fi modülü iyi, 2.4GHz ve 5GHz bantlarında menzili, stabilitesi, ters bir durum yok. Bluetooth 5.0 ile geliyor ve GPS performansı da olması gerektiği gibi, uydulara bağlanması çok vakit almadı.

Oppo Find X. Apple’ın, Samsung’un, LG’nin, HTC’nin, her büyük markanın bakıp da yenilik anlamında, tasarım innovasyonu anlamında kendine bir ders çıkarması gereken, öncü bir telefon olmuş. Tasarımsa tasarım, performanssa performans, kameraysa kamera, bataryaysa batarya, çoğu konuda hakkını veriyor ama hoparlörü ve ses çıkışı, telefon böyle arşa uzanırken hoparlörün çok geriden gelmesi dediğim gibi üzdü. Bu videonun çekildiği tarih itibarıyla ülkemiz için geçerli bir fiyatı yok, ülkemizde satışı yok bu telefonun, bazı fırsatçılardan faiş fiyata bulunabilir orası başka, yurtdışı fiyatının da rakiplerinden aşağı kalır yanı yok, çıkış fiyatı 999 Euro idi.
Peki hak eder mi fiyatını? Mesela Türkiye’ye resmi olarak gelse, Türkiye garantisi olsa ki Oppo’nun Türkiye için de planları var, alınır mı diye soracak olursanız, param olsa kesinlikle alırdım arkadaşlar. Tamam, belki biraz fazla büyük, benim için kritik 3.5mm jack’ı yok, olmadı Bluetooth kulaklık kullanırım derim, hoparlörü zayıf ama çentiksiz ekran, bunu sağlayan yenilikçi yapısı, tasarımı, bataryası, kamera paketi, bir yenilik getirmeyen rakiplerine bakınca, ucuz bir telefon değil ama en önemlisi nitelikleri de ucuz değil, Oppo Find X alınır arkadaşlar.
Yeni Haber
şimdi
Geri Bildirim