Uzayda 13 kat daha verimli enerji
Space Solar’a göre, uzaya yerleştirilen bir güneş paneli, yeryüzündeki eşdeğerine kıyasla 13 kat daha fazla enerji üretebiliyor. Bunun başlıca nedenleri arasında gece-gündüz döngüsünün ve atmosferik kayıpların ortadan kalkması yer alıyor. Uzayda güneş ışığına sürekli maruz kalan paneller, kesintisiz enerji üretimi sağlıyor.
Birleşik Krallık kamu kurumları tarafında desteklenen 2,26 milyon dolarlık Cassidi projesi, Space Solar’ın kritik teknolojilerini kapsamlı biçimde test etti. Projede, uzaydan enerji iletimi için geliştirilen “Harrier” prototipi, kablosuz enerji aktarım testlerini başarıyla tamamladı.
Cassiopeia uydusu, topladığı güneş enerjisini yüksek frekanslı radyo dalgaları aracılığıyla Dünya’daki alıcılara kablosuz olarak iletecek. Bu aktarım, tamamen elektronik olarak 360 derece yönlendirilebilen ve hareketli parçalara ihtiyaç duymayan bir sistemle sağlanıyor.
Bu yaklaşım sayesinde enerji ışını hem düşük yoğunluklu ve güvenli, hem de hava koşullarından etkilenmeden iletilebiliyor. Space Solar’a göre bu teknoloji, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla entegre şekilde çalışarak şebeke dayanıklılığını artırabilir.
Hedef: 5 yılda MW seviyesine ulaşmak
Cassidi Projesi, aralarında üniversiteler ve teknoloji firmalarının da bulunduğu 22 ortakla gerçekleştirildi. Proje sonunda sistemin hem teknik hem de ekonomik olarak uygulanabilir olduğu teyit edildi.
Space Solar, önümüzdeki beş yıl içinde MW ölçeğinde ticari bir sistem kurmayı, 12 yıl içinde ise 30 MW’tan GW seviyesine kadar ölçeklenebilir ürün yelpazesi sunmayı hedefliyor. 30 megavatlık enerji yaklaşık 30.000 eve elektrik sağlayabilir. Cassidi’nin başarılı sonuçları, uzay tabanlı güneş enerjisi (SBSP) teknolojisinin 2030’lu yıllardan itibaren ticari ölçekte devreye alınabileceğini gösteriyor.
Büyük hayaller büyük rokete ihtiyaç duyar
Şirket CEO’su Martin Soltau, Merlin’in tüm bileşenlerinin, LEO’da otonom robotlarla kurulabilecek yapısının ve orta Dünya yörüngesine transfer sisteminin tek bir Starship fırlatışıyla gönderilebileceğini belirtiyor. Space Solar uyduları, üretim maliyetlerini düşürmek için yüksek modülerlikte tasarlanıyor. 2030’ların ortalarında ise şirket, Merlin’in iki katı büyüklüğünde ve 150 megavat güç üretebilecek Kite adlı bir platformu devreye almayı hedefliyor.
Daha ileride, Space Solar’nın hayali ise yaklaşık 1,4 kilometre genişliğinde ve jeostasyoner yörüngede konumlanacak Eagle adlı bir uydu ile kesintisiz 600 megavatlık enerji üretmek. Bu devasa sistemin kurulumu sekiz Starship fırlatışı gerektirecek. Henüz herhangi bir fırlatma anlaşması yapılmamış olsa da, Blue Origin’in New Glenn gibi diğer ağır yük roketlerinin de kullanılabileceği belirtiliyor.
Uzay tabanlı güneş enerjisi konsepti aslında yeni değil; NASA 1970’lerde 10 kilometre uzunluğunda ve 5 gigavat güç üretebilen yapılar tasarlamıştı. Ancak Space Solar gibi girişimler, roket fırlatma maliyetlerinin ancak son yıllarda bu tür projeleri ekonomik hale getirdiğini savunuyor. Yine de yörüngeye altyapı kurmak ve yörüngede montaj yapmak gibi zorluklar, düzenleyici çerçeve eksiklikleri ve yüksek başlangıç maliyetleri, bu teknolojinin önündeki engeller arasında bulunuyor. Space Solar, ana geliştirme maliyetinin 400 milyon dolar civarında olduğunu ve Merlin için de ek 400 milyon dolarlık sermayeye ihtiyaç duyulduğunu tahmin ediyor.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}