Bu tür araştırmalar, şimdiye kadar gelecekte “tasarlanmış bebekler” yaratılabileceği ya da insan neslinde öngörülemeyen değişikliklere yol açabileceği kaygıları nedeniyle tabu olarak görülüyordu.
Tedavisi olmayan hastalıklara çözüm getirebilir
Ancak şimdi dünyanın en büyük tıbbi yardım kuruluşu olan Wellcome Trust, projeyi başlatmak için ilk etapta 10 milyon sterlin bağışta bulundu ve projenin tedavisi olmayan birçok hastalık için umut vadeden yeni çözümler geliştirebileceğini savunuyor.
Projede yer alan Cambridge'deki MRC Moleküler Biyoloji Laboratuvarı'ndan Dr. Julian Sale, araştırmanın biyolojideki bir sonraki büyük adım olduğunu ifade ediyor: “Ufuk açık. Yaşlandıkça insanların yaşam kalitesini artıracak, daha sağlıklı yaşlanmalarını sağlayacak terapiler geliştiriyoruz. Bu yaklaşımı, hasarlı organları, örneğin karaciğeri, kalbi ve hatta bağışıklık sistemini yeniden oluşturmak için kullanabileceğimiz hastalıklara dirençli hücreler üretmek için kullanmayı umuyoruz."
Ancak bazı eleştirmenler, bu araştırmaların kötü niyetli kişilerin geliştirilmiş veya modifiye edilmiş insanlar üretme çabalarına kapı aralayabileceğinden endişe duyuyor.
Proje detayları, insan DNA’sının moleküler düzeyde haritalandığı ve yine büyük oranda Wellcome tarafından finanse edilen İnsan Genomu Projesi’nin tamamlanışının 25. yıldönümünde suunldu.
DNA, vücudumuzdaki tüm hücrelerde (kırmızı kan hücreleri hariç) bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan bir moleküldür. DNA dört temel yapı taşından oluşur: A (adenin), G (guanin), C (sitozin) ve T (timin). Bu harfler farklı dizilimlerde tekrar edilerek bizim fiziksel özelliklerimizi belirler.
İnsan Genomu Projesi, bilim insanlarının tüm insan genlerini bir barkod gibi okumasını sağladı. Sentetik İnsan Genomu Projesi ise, süreci bir adım ileriye taşıyarak DNA'yı sıfırdan oluşturmayı hedefliyor. Projenin ilk aşamasında, insan DNA’sının gittikçe daha büyük parçalarını sentetik olarak üretmeye yarayacak araçlar geliştirilecek. Hedef, nihayetinde tam bir insan kromozomunu laboratuvarda üretmek.
Bu kromozomlar, vücut gelişimi, onarımı ve işleyişini yöneten genleri içeriyor. Sentetik olarak üretildiklerinde, araştırmacılar bu genlerin vücudu nasıl yönettiğini daha derinlemesine inceleyebilecek.
Wellcome Sanger Enstitüsü'nün direktörü ve İnsan Genomu'nun en büyük bölümünü dizileyen kurum olan Prof. Matthew Hurles, birçok hastalığın bu genlerde bir sorun olduğunda ortaya çıktığını, dolayısıyla araştırmaların daha iyi tedavilere yol açabileceğini söylüyor:
“DNA’yı sıfırdan üretmek, bize onun nasıl çalıştığını test etme imkanı tanıyor. Mevcut yöntemlerle sadece canlı organizmalarda var olan DNA üzerinde küçük değişiklikler yapabiliyoruz.”
Araştırmalar yalnızca laboratuvar ortamında yürütülecek ve yapay yaşam formları oluşturulması gibi bir hedef bulunmuyor. Ancak bu teknoloji, insan biyolojisi üzerinde benzeri görülmemiş bir kontrol imkanı sağlıyor.
Teknolojini kötüye kullanılmasından korkuluyor
Bununla birlikte, teknolojinin potansiyel tıbbi faydalarına rağmen kötüye kullanımı mümkün. Örneğin; biyolojik silahlar, genetik olarak geliştirilmiş insanlar ya da insan DNA’sı taşıyan yeni canlılar üretilebilir.
Peki tüm bu risklere rağmen Wellcome Trust neden bu projeye fon sağladı? Finansmana onay veren Dr. Tom Collins'e göre, karar kolayca alınmadı: “Kendimize şu soruyu sorduk: Hareketsiz kalmanın bedeli ne olurdu? Bu teknoloji eninde sonunda bir gün geliştirilecek. Biz şimdiden bunu sorumlu bir şekilde yapmaya çalışarak, etik ve ahlaki soruları açıkça tartışmaya çalışıyoruz.”
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}