
Araştırmacıların amacı, hangi sürüş alışkanlıklarının batarya ömrü için daha iyi olduğunu anlamaktı. Aracı nazik ve sakin kullananlar mı bataryayı daha uzun süre sağlıklı tutuyor, yoksa agresif ve enerjik bir sürüş mü bataryaya iyi geliyor? Şaşırtıcı şekilde, ikinci seçeneğin daha etkili olduğu tespit edildi.
SLAC-Stanford Batarya Merkezi’ndeki bilim insanları, iki yıl boyunca elektrikli araçlar için üretilmiş 92 ticari batarya hücresini test etti. Bu testlerde toplam 47 farklı deşarj döngüsü simüle edildi. Kimi testler yumuşak sürüşleri, kimileri otoyolda sabit hızla gitmeyi, kimileri ise ani hızlanma gibi daha canlı sürüş senaryolarını taklit etti.
Dinamik sürüş ile batarya ömrü %38'e kadar artıyor
Sonuç olarak, şehir içi yavaş trafik, otoyol sürüşü, rejeneratif frenleme ve ara sıra yapılan sert hızlanmaları içeren değişken sürüş tarzlarının batarya sağlığı açısından en iyi senaryo olduğu ortaya çıktı. Araştırma, bu tür sürüşlerin, düz ve sabit otoyol sürüşlerine göre batarya ömrünü %38’e kadar uzattığını ortaya koydu.
Araştırma, bataryaların sabit enerji tüketimine kıyasla, düşük frekanslı ama zaman zaman yüksek akımlı enerji taleplerine daha iyi tepki verdiğini gösterdi. Bu "düşük frekanslı darbeler", örneğin şehir içi dur-kalk trafiği ya da kısa süreli hızlanmalar gibi durumları temsil ediyor.
Bataryanın sağlığı, zamanla nasıl yıprandığını gösteren "Sağlık Durumu (SOH)" değeriyle ölçüldü. Batarya %85 SOH seviyesine ulaştığında artık zirve performansının dışına çıkmış sayılıyor. Bu noktada bataryanın tam deşarj-dolum döngüsü sayısı yani "Eşdeğer Tam Döngüler (EFC)" hesaplandı.
Çalışma, bir pilin yaşa bağlı bozulmasının çoğunu deneyimledikten sonra (ki bu pilin yaşam döngüsünün erken dönemlerinde gerçekleşir), ana bozulma faktörünün iki ana faktörden kaynaklanan kaybın bir kombinasyonu olduğunu buldu.
Birincisi, pozitif elektrotlar (katot) daha yüksek voltajlarda daha dengesiz hale gelir, bu da daha yüksek şarj seviyesinde pilin pozitif elektrodunu hızla bozunabileceği anlamına gelir. Negatif elektrot (anot) kapasite kaybı ise deşarj derinliğinden (DoD) etkilenir, bu da pil çok düşük şarj seviyelerinde daha hızlı bir bozunabileceği anlamına geliyor. Bu yüzden, günlük kullanımda bataryayı mümkün olduğunca %50 seviyelerinde tutmak öneriliyor.
Yüksek akım çekildiğinde çevrim ömrünün arttığı tespit edildi

Çalışmada özet olarak şöyle deniyor: “Tüm C oranlarında (C/10, C/5, C/2), sabit akım testleri neredeyse tüm dinamik testlere göre batarya ömrünü %38'e kadar eksik tahmin ediyor. Tipik bir elektrikli araç için bu, yaklaşık 314.000 km ömür farkı anlamına geliyor.”
Bu veriler, insanların son sürat gitmeleri gerektiği anlamına gelmiyor. Batarya sağlığı için ideal olanın değişkenlik olduğu, bu nedenle çeşitli sürüş koşullarında kullanmanın batarya için daha faydalı olacağı belirtiliyor. Çalışma ayrıca, mevcut batarya test yöntemlerinin de eleştirerek, gerçek batarya ömrünü tespit etmekte yetersiz kaldığını söylüyor.
Kaynakça https://www.nature.com/articles/s41560-024-01675-8 https://insideevs.com/news/764150/ev-battery-flooring-it-good/ Bu haberi ve diğer DH içeriklerini, gelişmiş mobil uygulamamızı kullanarak görüntüleyin:

