Politico'nun haberine göre, geçici NASA başkanı olarak görev yapan ABD Ulaştırma Bakanı Sean Duffy, geçtiğimiz günlerde NASA çalışanlarına yeni bir direkfit göndererek bu projenin hızlandırılmasını istedi. Duffy, bu hu hafta bir basın toplantısı düzenleyerek projeyi resmi olarak duyurmayı planlıyor.
Bu proje ortaya çıktığı ilk dönemde NASA'nın gündeminde 40 kilovatlık bir reaktör vardı. Nitekim ilk çalışmalar da buna göre yapıldı. Ancak geçici NASA başkanı tarafından paylaşılan yeni direktif, ABD'nin 2030'a kadar Ay'da 100 kilovatlık bir reaktör kurmayı planladığını gösteriyor. Bu yüzden özel sektörün de çalışmaları bu yöne kaydırması isteniyor.
Çin ve Rusya'nın Ay'da nükleer reaktör kurmak için iş birliği yapması, ABD'yi telaşlandırmış gibi görünüyor. Nitekim Sean Duffy tarafından NASA çalışanlarıyla paylaşılan yeni direktifte, Ay'da nükleer reaktör kuran ilk ülkenin o bölgeye girişi yasaklayabileceğine dikkat çekiliyor ve bunun ABD'nin önüne önemli bir engel olarak çıkabileceği vurgulanıyor. Zaten 2030 hedefinin arkasında da bu aciliyet yatıyor. Çünkü Çin-Rusya projesinin de 2030-2035 arasında tamamlanması bekleniyor.
Donald Trump'ın NASA bütçesini neredeyse yarı yarıya azaltması, uzay ajansının kaynaklarını önemli ölçüde kısıtladı. Ancak bu kesintiler daha çok bilimsel araştırmalara odaklanan projeleri etkiliyor. Ay'da nükleer reaktör kurulmasını öngören bu tarz projeler ise şimdilik bu kesintilerden etkilenmemiş gibi görünüyor. Duffy'nin geçici NASA başkanı olarak duyuracağı ilk kayda değer projenin bu olması da Trump yönetiminin bu projeye inancını gösteriyor.
Ay'a Nükleer Reaktör Kurmak Neden Önemli?
Ay'a bir nükleer reaktör kurma planı, aslında NASA'nın Ay'da kalıcı üsler kurma planının bir uzantısı. Güneş enerjisi, Ay yüzeyinde bazı bölgelerde etkili olsa da Ay'daki gece periyotlarının 14 Dünya günü kadar uzun sürmesi bu yöntemi tek başına yetersiz kılıyor. Nükleer reaktörler ise günün saatinden, hava koşullarından ya da konumdan bağımsız olarak kesintisiz enerji sağlayabilme avantajına sahip. Bu da Ay’da kurulacak üslerde barınma, iletişim, bilimsel araştırmalar ve ileri üretim teknolojileri için ihtiyaç duyulan enerjinin sürekliliğini garanti altına alabilir.
Diğer yandan bu reaktörler, Mars gibi daha uzak görevlerin de önünü açabilecek teknolojilerin test edilmesi açısından kritik bir rol oynayabilir. Uzay ortamında çalışabilecek kompakt nükleer enerji sistemlerinin geliştirilmesi, hem insanlı keşif görevlerinin süresini uzatmak hem de otonom sistemlerin çalışmasını güvence altına almak için bir zorunluluk olarak görülüyor.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}