Danimarka merkezli kablo üreticisi NKT'nin CEO’su Claes Westerlind’in Bloomberg’e verdiği demeçte vurguladığı gibi, yüksek gerilim doğru akım (HVDC) kabloları artık küresel enerji altyapısının omurgasını oluşturuyor. Bu kablolar, bir nükleer santralin ürettiği kadar enerjiyi tek başlarına taşıyabilecek kapasitede. Ancak üretim süreçleri son derece karmaşık ve sermaye yoğun olduğundan, tedarik zincirinde ciddi darboğazlar yaşanıyor.
Bunlar basit bir kablo değil
HVDC teknolojisi, 1950’li yıllarda NKT tarafından geliştirilmeye başlanmış ve bugün uzun mesafeli elektrik iletiminde verimliliğiyle ön plana çıkıyor. Son yıllarda yapılan büyük ölçekli projelerin yüzde 80 ila yüzde 90’ında bu teknoloji kullanılıyor. Ancak talebin bu denli hızlı artması, üretim kapasitesinin gerisinde kalmasına yol açtı. Fabrikalar yıllar sonrasına kadar dolmuş durumda ve her proje, farklı coğrafi ve teknik koşullara göre özel tasarım gerektiriyor.
80 milyon kilometrelik yeni şebeke gerekiyor
Açık ihtiyaç olmasına rağmen, kablo üreticileri teknik nedenlerin yanı sıra ekonomik ve politik nedenlerle de kapasitelerini artırmakta yavaş davranıyor. Aktarılanlara göre yeni bir kablo fabrikası kurmanın maliyeti 1 ila 2 milyar Euro'yu bulabiliyor. Haliyle bu denli büyük yatırımlar için onlarca yıllık uzun vadeli garanti talepler isteniyor.
Bazı ülkeler ve elektrik iletim operatörleri, “beklenti yatırımı” adı verilen bir stratejiyle, henüz netleşmemiş projeler için bile kablo siparişi vererek üreticilere güvence sunuyor. Ancak bu yaklaşım hâlâ istisnai bir durum. Sektör, yeni oyuncuların pazara girmesini zorlaştıran yüksek teknik bilgi ve altyapı gerekliliğiyle çevrili durumda.
Diğer yandan jeopolitik gerilimler de devreye giriyor. Çin, dünyanın en fazla HVDC hattını inşa etmiş olsa da NKT gibi Avrupa merkezli üreticiler, özellikle ileri teknolojili sistemlerde teknik üstünlüğünü koruyor. Yine de, özellikle son dönemdeki küresel çatışmalar ve ticaret anlaşmazlıkları nedeniyle, Avrupa ve ABD'de bu tür kritik altyapı için yabancı tedarikçilere bağımlı hale gelme konusunda endişeler artıyor.
Sonuç olarak yenilenebilir enerjideki büyüme, sadece güneş ve rüzgar gibi kaynaklara değil, bu enerjiyi güvenli ve verimli şekilde taşıyacak altyapıya da bağlı. Ancak bu altyapının en önemli halkalarından biri olan yüksek gerilim kablolarında yaşanan kriz, dönüşümün hızını tehdit ediyor.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}