Uygulama ile Aç

Küçük modüler reaktörler (SMR), enerjide geleceği sessiz gücü olacak

Nükleer enerji, küresel topluluk tarafından genel olarak olumsuz algılansa da yakın gelecekte küçük modüler reaktörler (SMR), hayatımıza girecek ve hızla yaygınlaşacak.

Nükleer enerji, uzun süredir temiz enerji tartışmalarının dışında kalan, hatta adeta "kara listeye" alınmış bir teknoloji olarak görülüyor. Çernobil ve Fukuşima gibi felaketlerin gölgesinde şekillenen bu algı, nükleer enerjiyi kamuoyunun gözünde tehlikeli ve güvenilmez bir seçenek haline getirdi. Ancak enerji sektöründe taşlar yerinden oynarken, bu eski bakış açısının değişmesi kaçınılmaz görünüyor. Çünkü sahneye yeni bir oyuncu çıktı: Küçük Modüler Reaktörler, yani SMR’ler.

25 yılda 120 GW’lık kapasite kurulacak

Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, 2050 yılına kadar dünya genelinde 120 GW’lık SMR kapasitesi kurulmuş olacak. Şu ana kadar yaklaşık 5 milyar dolarlık bir yatırım yapılmış durumda ve bu rakamın 2050’ye kadar 670 milyar doları aşması bekleniyor. ABD, Rusya, Çin, Kanada ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde SMR projeleri aktif şekilde geliştiriliyor. Çin ve Rusya’da halihazırda operasyonel olan tesisler bulunuyor.

Dahası, bu alana yalnızca kamu sektörü değil, teknoloji devleri de büyük ilgi gösteriyor. Google, Amazon, Microsoft ve Tesla gibi şirketler, veri merkezlerinin artan enerji ihtiyacını karşılamak için SMR teknolojisini potansiyel bir çözüm olarak değerlendiriyor. Yapay zeka, blok zinciri ve diğer yüksek enerji tüketimli teknolojiler, bu yeni nesil reaktörlere olan ilgiyi artırıyor.

SMR’ler geleneksel santrallerden çok farklı

Klasik nükleer santraller, inşaat ve devreye alma süreciyle birlikte on yılı aşan uzun zaman dilimlerine ihtiyaç duyar. Bu durum, yatırımcıları ve hükümetleri daha hızlı sonuç veren güneş, rüzgar ve bataryalı enerji depolama gibi yenilenebilir enerji çözümlerine yöneltiyor. Çünkü aynı bütçeyle çok daha kısa sürede elektrik üretmeye başlamak mümkün.

Bu dezavantajlar, nükleer enerjinin devre dışı kalmasına neden olmasa da, onun büyük ölçekli bir çözüm olarak benimsenmesini zorlaştırıyor. Ancak nükleer enerjinin sunduğu avantajlar – düşük yakıt maliyetleri, 7/24 sabit üretim kapasitesi, sıfıra yakın doğrudan karbon salımı ve modern reaktörlerin sağladığı güvenlik – hâlâ dikkate değer.

Küçük Modüler Reaktörler, adından da anlaşılacağı üzere geleneksel reaktörlere kıyasla çok daha küçük kapasitelere (300 MW ve altı) sahip. Bu reaktörler, yerinde inşa edilmek yerine fabrika ortamında üretilebiliyor ve modüler yapıları sayesinde sahada kolayca monte edilebiliyor. Bu da hem inşaat süresini kısaltıyor hem de maliyetleri ciddi şekilde düşürüyor.

Ayrıca bkz.

Bu bina yazın elde ettiği güneş enerjisini kışın ısıtmada kullanı

Ayrıca küçük olmaları, güvenlik risklerini de azaltıyor. Bazı SMR tasarımları, ciddi bir kaza durumunda bile otomatik olarak kendini pasifleştirecek şekilde tasarlanıyor. Bu da nükleer karşıtı argümanların başlıca dayanak noktalarından biri olan "felaket riski"ni önemli ölçüde zayıflatıyor.

SMR’lerin bir başka avantajı ise yenilenebilir enerji sistemleriyle rekabet etmek yerine onları tamamlayabilecek yapıda olması. Güneş ve rüzgar enerjisi günün ve yılın belirli zamanlarında dalgalanma gösterirken, SMR’ler sabit ve güvenilir bir üretim sağlayabiliyor. Bu da hibrit enerji sistemlerinde önemli bir rol oynayabilecekleri anlamına geliyor. Dolayısıyla SMR’ler henüz yaygın bir teknoloji olmasa da bu durum uzun sürmeyecek. Zira teknoloji hazır, yatırımlar yolda, talep ise her geçen gün artıyor.



Haberi DH'de Gör Yorumlar ve Diğer Detaylar
Whatsapp ile Paylaş

Beğenilen Yorumlar

Tümünü Gör
1 Yorumun Tamamını Gör