Cornell Üniversitesinde görev yapan araştırmacılar, daha çok bilinen CRISPR-Cas9 yönteminden farklı olarak geliştirdikleri ve adına CRISPR-Cas3 denen yeni bir yöntemi insan hücreleri üzerinde ilk kez kullanmayı başardılar.
Halk sağlığını sıklıkla tehdit eden virüslere karşı
Bilim insanları, geleneksel CRISPR-Cas9 sisteminde uygulanması çok kolay olmayan yöntem sayesinde; insan DNA’sındaki çok daha uzun zincirlerin silinebildiğine dikkat çekiyorlar. İleride daha etkin kullanılabileceği ifade edilen metot sayesinde, uçuk ve türevi şikayetlere neden olan herpes simplex ile Epstein-Barr (bir tür herpes virüs) virüsleri ve hepatit B virüsünün ortadan kaldırılabileceği ifade ediliyor.
Ekip lideri Ailong Ke, Molecular Cell dergisine verdiği demeçte, “Görev yaptığım laboratuvar son on yılını CRISPR-Cas3’ün nasıl çalıştığını bulmaya harcadı. Bugün itibariyle ekibim ve ben söz konusu yöntemin nasıl işlediğini göstermiş olmanın heyecanını yaşıyoruz. Kullandığımız aletler bahsi geçen virüsleri hedefe koymak ve onları etkin bir şekilde ortadan kaldırmak için kullanılabiliyor. Teorik olarak, CRISPR-Cas3 bu tür viral hastalıkları tedavi edebilir.” sözlerini kullanmış.
CRISPR-Cas3 yönteminin, insan genomunun %98’ini oluşturan kodlamayan DNA elemanlarını da tespit edebildiği belirtiliyor. Bilim insanları, bu yapıların hücre farklılaşması ve cinsiyet belirlenmesi konularında önemli bir rol üstlendiklerini düşünüyor. CRISPR-Cas3, bu tür DNA yapılarının taranmasına ve bunlardan uzun DNA zincirleri silinmesine izin veren bir yöntem. Bilim insanlarının söz konusu tekniği kullanarak bu yapılardan sildiği DNA zincirleri, organizmanın belirli görevleri yerine getirememesine neden oluyor. Araştırmacılar ise vücudun yerine getiremediği görevler sayesinde, silinen genetik yapıların asıl rolünü tespit edebiliyor.
CRISPR-Cas 9 ile CRISPR-Cas3 arasındaki farkın DNA zinciri üzerinde yapılan işlemde ortaya çıktığı görülüyor. CRISPR-Cas 9 DNA’nın ilgili bölümünü kesip çıkarırken, CRISPR-Cas3’a ait nükleaz (nükleik asitleri kısmen veya tamamen parçalayan bir enzim tipi) ise tespit edilen hedef zinciri sürekli siliyor. CRISPR-Cas3’ün silme işlemini 100 kilobaza (DNA ve RNA moleküllerinin fiziksel uzunluklarını gösteren uzunluk birimi) kadar yapabildiği belirtiliyor.
CRISPR-Cas3’ün potansiyelinin CRISPR-Cas 9'a kıyasla daha yüksek olduğunu ifade eden Ke, “Yaptığımız denemelerde, DNA zincirindeki silme sınırlarının net olarak belirlenemediğini gördük. Bu durum ise tedavi anlamında bir eksiklik olarak görülmeli.” sözleriyle yöntemin geliştirilmesi gereken yönünü de açığa çıkarmış. Ancak yapılan açıklamalara göre araştırmacılar, DNA'daki ilgili bölümlerin ne kadar süreyle silineceğini tespit edebilmek ve söz konusu problemi çözmek için yoğun bir mesai harcıyorlar.
Bilim insanlarının CRISPR-Cas3 yöntemi için Teknoloji Lisans Merkezi’ne bir patent başvurusunda bulundukları ifade ediliyor.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Ovv fena atıştı, deliksiz soktu
paramla yapılıp yine paramla geçtiğim köprü var o köprünün bacaklarını senin gibilere...
Heykel var yer misin kanka?
bizimkiler tahareti tartışıyor