Yaşam Arayışında Bulunmuş En Güçlü Adaylardan Biri
Bilim insanları, "GJ 251 c" adı verilen bu ötegezegenin, şimdiye dek yaşam arayışı açısından tespit edilmiş en güçlü adaylardan biri olabileceğini söylüyor. The Astronomical Journal’da yayımlanan keşfe göre GJ 251 c, Dünya’nın yaklaşık dört katı kütleye sahip ve İkizler (Gemini) takımyıldızında yer alan bir kırmızı cücenin etrafında 54 günlük yörünge periyoduyla dolaşıyor. Gezegen, yıldızına ne çok yakın, ne de çok uzak. Yani bilim insanlarının “Goldilocks Zone” olarak tanımladığı, yaşama elverebilecek ideal mesafede konumlanıyor. Araştırmanın ortak yazarı Profesör Suvrath Mahadevan, “Bu tür gezegenleri özellikle arıyoruz, çünkü yaşam ihtimalini anlamak için elimizdeki en büyük şans onlar” diyor.
Keşif, yaklaşık 20 yıllık veri taraması ve gelişmiş ölçüm tekniklerinin birleşimiyle mümkün oldu. Araştırma ekibi, GJ 251 c’yi radyal hız yöntemi kullanarak ortaya çıkardı. Bu yöntemde, gezegenin kütle çekimi nedeniyle yıldızda oluşan son derece zayıf yalpalama hareketleri tespit ediliyor. McDonald Gözlemevi’ndeki Habitable-Zone Planet Finder (HPF) spektrografı ve Arizona’daki NEID spektrometresi tarafından sağlanan veriler, yıldız yüzeyindeki manyetik parazitler ve lekeler ayıklanarak analiz edildi. Mahadevan’a göre bu süreç oldukça zorlu: “Yıldız yüzeyinin manyetik fırtınalarını, noktasal lekelerini ve diğer gürültüleri eleyip içinden gezegen sinyalini çekip çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bu, köpüren bir kazanı karıştırırken içindeki tek bir kabarcığı tespit etmeye benziyor.”
Araştırmacılar, sistemde daha önce bilinen iç gezegen GJ 251 b’nin verilerini netleştirdikten sonra, daha güçlü sinyale sahip olan dıştaki GJ 251 c’nin varlığını doğruladı. Yeni gezegenin kütlesi, yörüngesi ve konumu, onu yaşam arayışı kapsamında şu anda bilinen en “erişilebilir” hedeflerden biri hâline getiriyor. 18,2 ışık yılı muazzam bir uzaklık olsa da uzayın enginliği içinde görece kısa bir mesafe olarak görülüyor.
Her ne kadar mevcut teleskop teknolojisi GJ 251 c’nin doğrudan görüntülenmesine izin vermiyor olsa da bilim insanları şimdiden sonraki aşamayı planlıyor. Gezegenin hem Dünya’ya görece yakın oluşu hem de uygun yörünge konumu, önümüzdeki 5–10 yıl içinde atmosferinde oksijen, metan veya diğer biyolojik imzaların aranabileceği anlamına geliyor. Araştırmacılar, NASA’nın 2040’lı yıllarda fırlatmayı planladığı Habitable Worlds Observatory ile bu gezegene doğrudan bakabileceğimizi belirtiyor.
Bu haberi ve diğer DH içeriklerini, gelişmiş mobil uygulamamızı kullanarak görüntüleyin: