2016 yılında doruk noktasına ulaşması beklenen teknolojik yeniliklerinden sanal gerçeklik başlıkları, daha önce de birçok kez değindiğimiz üzere uzun kullanım sonucunda gözlerden iletilen harici verilerle iç kulaktaki denge merkezinde üretilen dahili verilerin uyuşmaması sonucu kinetozis (Motion Sickness) isimli bir sağlık problemi ortaya çıkartıyorlar. Halk arasında araç tutması olarak da adlandırılan bu sorun, sanal gerçeklik gözlüklerinin baş dönmesi, benizin solması, soğuk terleme, mide bulantısı ve kusma dahi yapmasına neden olabiliyor. Ayrıca bu soruna 3D içeriklerin herhangi bir derinlik bilgisi sunmuyor olması da etkide bulunuyor.
Dünyaca ünlü oyun yapımcısı Valve, bildiğiniz üzere Vive VR isimli sanal gerçeklik başlığıyla bahsi geçen sorunu çözdüğünü söylüyor. Bunu "Lighthouse" isimli bir hareket takip teknolojisi kullanarak aşan şirket, 70 adet hareket sensörleriyle kişinin 360 derecelik gerçek hareketlerini etkili bir şekilde haritalandırıyor ve ondan sonra sanal dünyaya aktarıyor. Sonuç olarak Valve bu teknikle kinetozis sorununu minimize ettiğini iddia ediyor.
Ayrıca Purdue Üniversitesi'nin de kinetozis sorununa özel ilginç bir tekniği bulunuyor. Geliştirilen bu teknik, sanal gerçeklik başlıklarının içerisine sanal bir burun dahil edilmesine dayanıyor. Eklenen burun bir çapa gibi görev görüyor ve ortam hareket etmesine rağmen sabit kalarak kinetozis sorunuyla beynin çok daha iyi şekilde başa çıkmasına imkan tanıyor. Üniversite tarafından 43 öğrencinin katıldığı testlerde burun ilave edilmiş Oculus Rift kullananların, standart Oculus Rift kullananlara oranla Tuscany VR demosunda 94.2 saniye daha gecikmeli olarak kendini hasta hissetmeye başladığı belirtilirken, bu değer çok daha yüksek oranda hareket içeren Roller Coaster simülasyonunda ise 2.2 saniye seviyesine kadar düşüyor.
Bu önemli konuya değinen Stanford Üniversitesi araştırmacıları ise ışık alanı kameraları odağında daha farklı bir yol izliyor. İçerisinde şeffaf LCD paneller ve ışık kaynakları bulunan özel bir sanal gerçeklik başlığı geliştiren ekip, her katmanın temsil ettiği farklı ışık derinlik seviyesiyle üç boyutlu (Düz) görüntülere derinlik katabiliyor. Yani yakındaki objeler net iken uzakta kalan objeler bulanık oluyor, bu sayede de beynimiz gördüklerine daha iyi uyum sağlayarak kinetozis sorunuyla çok daha iyi şekilde mücadele edebiliyor. Şuan sundukları teknik altyapı ile uzun kullanımlara uygun olmayan başlıklar, bu ve benzeri sistemlere büyük ihtiyaç duyuyor.
Stanford Üniversitesi'nin sistemi de şimdilik bazı limitlere ve çözülmesi gereken teknik sorunlara sahip. İlk olarak derinliğe sahip üç boyutlu görüntüleri işlemek çok uzun sürüyor, istiflenmiş paneller yüksek ışık ve çözünürlüğe ihtiyaç duyuyor. Ancak herşeye rağmen konu hakkında önemli çalışmalar yürütülüyor ve bu da ilerleye süreçte sorunsuz bir sanal gerçeklik deneyimi anlamına geliyor.
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Ovv fena atıştı, deliksiz soktu
paramla yapılıp yine paramla geçtiğim köprü var o köprünün bacaklarını senin gibilere...
Heykel var yer misin kanka?
bizimkiler tahareti tartışıyor