Geçişte gelişmiş reaktörler görev alacak
“Kömürden Nükleere” (C2N) stratejisi, özellikle kıyı bölgelerindeki santrallerin şebeke ve su altyapısını kullanarak kompakt ve erime riski olmayan reaktörlerle yenilenmesini öngörüyor.
Çin’in sahip olduğu yüksek sıcaklık gaz soğutmalı reaktörler (HTGR) ve erimiş tuz toryum reaktörleri (MSR) sıradan reaktörlerden daha yüksek sıcaklıkta buhar üretebiliyor. Bu sayede kömür türbinlerini verimli şekilde çalıştırabiliyor ve enerji dönüşümünü kolaylaştırıyor.
Geleneksel nükleer santraller geniş güvenlik alanları ve bol su kaynağı gerektirirken, HTGR’ler daha küçük alan, daha az su ve kömür santrali buhar sistemleriyle uyum sağlıyor. Haliyle bir maliyet avantajı da ortaya çıkıyor.
Örneğin, 600 megavatlık bir HTGR, mevcut bir kömür sahasında minimum arazi genişlemesiyle kurulabiliyor ve erimeye karşı dayanıklı güvenlik özellikleri sayesinde acil durum planlaması ihtiyacını azaltıyor. MSR reaktörleri ise suya ihtiyaç duymadığından iç bölgelerdeki santraller için uygun.
Çin’de devasa kömür santrali kapasitesi mevcut
Küresel ölçekte kömür santralleri, enerji kaynaklı karbon dioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 30’unu üretiyor. Çin’de ise elektrik üretiminin yarısından fazlası kömürden geliyor, bu da ülkeyi en büyük sera gazı kaynağı haline getiriyor. Nükleer enerji ise işletme sırasında neredeyse sıfır emisyon sağlıyor ve yaşam döngüsü emisyonları rüzgar enerjisiyle karşılaştırılabilir düzeyde.
China Energy Engineering Group Co (CEEC) kıdemli mühendisi Li Xiaoyu liderliğindeki proje ekibi, C2N dönüşümünün birkaç on yıl sürebileceğini belirtiyor. Xiaoyu’ya göre süreç içinde füzyon teknolojilerinde bir atılım olması halinde dönüşüm fisyon reaktörlerinden füzyon santrallerine kayabilir.
Bu haberi ve diğer DH içeriklerini, gelişmiş mobil uygulamamızı kullanarak görüntüleyin: