
Boyutu ve parlaklığıyla dikkat çekiyor
Güncel ölçümlere göre yaklaşık 20 kilometre çapında olan 3I/ATLAS, hem büyüklüğü hem de parlaklığıyla önceki yıldızlararası cisimlerden açık şekilde ayrılıyor. Bu nesne, ne ilk keşfedilen ‘Oumuamua gibi gizemli yapıda, ne de ikinci obje olan 2I/Borisov gibi tipik bir kuyrukluyıldız görünümünde.
İlginç bir şekilde 3I/ATLAS, inanılmaz derecede parlak. Üstelik Dünya’ya oldukça uzak olmasına rağmen teleskoplarımızdan kolayca görülebiliyor. Bu da onu daha uzun süre gözlemleyebileceğimiz anlamına geliyor. ‘Oumuamua yalnızca Dünya’ya yakınlaştığında keşfedilebilmişti. Ancak 3I/ATLAS, çok daha uzaktan fark edilebilecek kadar parlak. Dahası, önceki iki objeye kıyasla çok daha büyük ve hızlı.
Yıldızlararası olduğunu nasıl anlıyoruz?
Bir gök cisminin yıldızlararası olup olmadığı, yörüngesinin eksantrikliği ile belirleniyor. Sıfır eksantriklik tam dairesel bir yörüngeyi, birin üzerindeki değerler ise hiperbolik yörüngeyi ifade ediyor. Bu, cismin Güneş’e uğradıktan sonra bir daha geri dönmeyeceği, yani başka bir yıldız sisteminden geldiği anlamına geliyor.
Gökbilimciler, objenin gökyüzündeki hareketini ve arka plandaki yıldızlara göre konumunu analiz ederek hız ve yön bilgilerini çıkarıyor. Bu verilerle yörünge tahminleri yapılıyor ve cismin Güneş Sistemi’ne bağlı mı, yoksa bağımsız bir yolcu mu olduğu anlaşılıyor.
İnanılmaz bir veri kaynağı
3I/ATLAS gibi yıldızlararası cisimleri basit bir gökyüzü olayı ve cismi olarak görmemek gerek. Bunlar, farklı bir sistemden çıkıp bizim sisteme uğrayan inanılmaz nadir cisimler.
Bilim insanları, bu tür yıldızlararası cisimlerin diğer yıldız sistemlerinde gezegenlerin nasıl oluştuğuna dair bilgiler taşıyabileceğini düşünüyor. İçerdiği maddeler, kimyasal yapılar ve hareket biçimi, uzak yıldızların çevresindeki koşullar hakkında değerli ipuçları sunabilir.
Her ne kadar 3I/ATLAS Dünya’ya yaklaşmayacak olsa da, büyüklüğü sayesinde gökbilimciler onu uzun süre izleyebilecek. Bu da bilimsel analizler için eşsiz bir fırsat anlamına geliyor. Zira bunlar, başka gezegen sistemlerinin oluşum sürecinden geriye kalan bozulmamış, ilkel kalıntılar olabilir.
Güneş Sistemi’mizdeki küçük cisimler, gezegenlerin nasıl oluştuğu ve evrim geçirdiği hakkında önemli bilgiler sağladı. Ancak başka yıldız sistemlerinden gelen nesneler, galaksi genelindeki gezegen oluşum süreçlerine dair yepyeni bir pencere aralayabilir.
Araştırmacılar şu anda gelen verileri analiz ederek bu cismin bir kuyrukluyıldız olup olmadığını anlamaya çalışıyor. Önümüzdeki birkaç hafta içinde, 3I/ATLAS’ın Borisov gibi bir kuyruk oluşturup oluşturmadığı ya da 'Oumuamua gibi yerçekiminden bağımsız hızlanmalar gösterip göstermediği netleşebilir.
Eğer bu bir kuyrukluyıldızsa, buz içerip içermediği büyük önem taşıyor. Çünkü kimyasal bileşimi, bu cismin ait olduğu sistemdeki koşullar hakkında çok değerli ipuçları sunar. Örneğin, bol miktarda buz içeriyorsa bu, cismin yıldızına yakın bölgelerde fazla zaman geçirmediğini, yani çok uzaklarda oluşup büyük bir gezegen tarafından sistem dışına fırlatılmış olabileceğini gösterir.
Bu haberi ve diğer DH içeriklerini, gelişmiş mobil uygulamamızı kullanarak görüntüleyin:


Tasarımı hem nostaljik hem de modern bir harman olmuş. Beğenmemek ne mümkün!
Çok iyi