
Patentte yer alan teknik ayrıntılara göre, batarya 400–500 Wh/kg aralığında enerji yoğunluğuna sahip olacak. Bu da mevcut lityum-iyon pillerin iki ila üç katı kapasite anlamına geliyor.
Huawei’nin geliştirdiği mimari, sülfürlü elektrolitlere azot katkısı yaparak lityum arayüzündeki yan reaksiyonları azaltmayı hedefliyor. Bu tür reaksiyonlar, sülfür bazlı bataryaların ticarileşmesindeki en büyük engellerden biri olarak biliniyor. Şirket, bu yöntemle hem batarya ömrünü uzatmayı hem de güvenlik risklerini düşürmeyi amaçlıyor.
Huawei’nin sunduğu iddialı teknik veriler sektörde büyük yankı uyandırdı. Ancak uzmanlar bu değerlerin henüz teorik olduğunu ve söz konusu şarj süresi için gerekli altyapının hala ticari düzeyde bulunmadığını belirtiyor. Yine de bu gelişme, küresel rakiplerde endişe yaratmış durumda.
Huawei doğrudan batarya üreticisi olmasa da, son dönemde batarya malzemeleri alanında yaptığı yatırımlar dikkat çekiyor. 2025’in başlarında sülfür bazlı elektrolit sentezine yönelik ayrı bir patent başvurusu yapan şirket, yüksek iletkenliğe sahip bu malzemenin üretim süreçlerine odaklanmış durumda.
Çinli teknoloji ve otomotiv şirketleri, batarya teknolojisinde dışa bağımlılığı azaltmak için yoğun Ar-Ge yatırımları yapıyor. Huawei, Xiaomi ve Nio gibi firmalar, halihazırda CATL ve BYD gibi dev tedarikçilere bağlı olsa da, dikey entegrasyon yoluyla batarya maliyetlerini kontrol altına almayı hedefliyor. Xiaomi’nin yakın zamanda iyon geçişini optimize eden yeni bir elektrot yapısı için patent alması da bu eğilimin bir parçası.
Bu haberi ve diğer DH içeriklerini, gelişmiş mobil uygulamamızı kullanarak görüntüleyin:

