
2015’te Paris Anlaşması’yla neredeyse 200 ülke, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme kıyasla 1.5°C ile sınırlama hedefinde uzlaşmıştı. Ancak kömür, petrol ve gaz kullanımındaki rekor seviyeler ve orman tahribatı, bu hedefi ciddi şekilde tehlikeye atmış durumda.
Küresel sıcaklık hızla yükseliyor

Bu da Paris Anlaşması’nın temel hedefinin fiilen aşılması anlamına geliyor. Bilim insanları, 1.5°C’nin teknik olarak birkaç yıl sonra aşılabileceğini belirtirken bu eşiğin geçilmesi, iklim etkilerinin geri döndürülemez bir seviyeye ulaşmasına yol açabilir.
Raporun baş yazarı Prof. Piers Forster, “Her şey yanlış yönde ilerliyor. Bazı benzeri görülmemiş değişiklikler görüyoruz ve ayrıca Dünya'nın ısınması ve deniz seviyesinin yükselmesinin de hızlandığını görüyoruz” diyor.

Son 10 yılda dünya sisteminde biriken ekstra ısı, 1970’ler ve 1980’lere kıyasla iki katına çıkmış durumda. Bu enerjinin büyük kısmı okyanuslar tarafından emiliyor, bu da deniz yaşamında bozulma ve deniz seviyelerinde tehlikeli artışlar anlamına geliyor. 1990'lardan bu yana küresel deniz seviyesi artış hızı iki katına çıktı, bu da kıyı kentlerinde milyonlarca insan için sel riskinin arttığını gösteriyor. Araştırmacılar, bu artışın yalnızca buzulların erimesinden değil, okyanus sularının ısınarak genleşmesinden de kaynaklandığını belirtiyor.
Umutsuzluk değil, eylem zamanı
Imperial College London’dan Prof. Joeri Rogelj, 1.5°C sınırının aşılması durumunda bile, sera gazı salımlarının hızla düşürülmesinin iklim felaketlerinin şiddetini azaltmakta hayati rol oynayacağını, her 0.1°C'lik ısınma veya soğumanın kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Mevcut ısınma oranı on yılda yaklaşık 0,27 °C seviyesinde ve bu, jeolojik kayıtlarda görülen herhangi bir orandan çok daha hızlı. Yani, insanlık olarak dünyayı değiştiriyoruz ve bunu benzeri olmayan bir hızda yapıyoruz.
Rapor aynı zamanda umut ışığı da taşıyor: Temiz enerji ve teknolojilere geçişle birlikte, emisyon artış hızında bir yavaşlama gözlemleniyor. Ancak bilim insanları, bu sürecin yeterince hızlı olmadığını ve karbon emisyonlarının derhal ve sert biçimde azaltılması gerektiğini söylüyor. Güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları artsa da, fosil yakıt tüketimi hâlâ küresel enerji talebinin neredeyse yüzde 80’ini karşılıyor.
Kaynakça https://www.bbc.com/news/articles/cn4l927dj5zo https://essd.copernicus.org/articles/17/2641/2025/essd-17-2641-2025-discussion.html Bu haberi ve diğer DH içeriklerini, gelişmiş mobil uygulamamızı kullanarak görüntüleyin:

