- Konformal Döngüsel Kozmoloji
- Kara delikler izlerini yeni evrene taşımayı nasıl başarıyorlar?
- Yorumlar
Bazı fizikçiler evrenimizin ilk evren olmadığını dönem dönem dile getiriyorlar. Bu evrenlerin de bizim evrenimiz gibi kendilerine ait kara delikleri olduğunu ve bu kara deliklerin artıklarının evrenimizin şiddetli doğuşundan kalma kozmik mikrodalga arka plan ışıması içinde bulunabileceği fizikçilerin aklına gelen düşünceler arasında. Oxford Üniversitesi’nde görev yapan matematik profesörü Roger Penrose bu sıra dışı düşüncelere sahip bilim insanlarının başını çekiyor.
Konformal Döngüsel Kozmoloji
Penrose ve benzer düşüncelere sahip fizikçiler Büyük Patlama’nın modifiye edilmiş bir sürümü üzerinde tartışıyorlar. Konformal Döngüsel Kozmoloji olarak adlandırılan bu teoriye göre evrenler belirli bir döngü içerisinde sırayla doğup genişleyip ölür. Bir evren yok olduktan sonra yeni bir evren doğar ve kendisinden önceki evrenle benzer kaderi paylaşır. Bu döngüsel süreçte evrenlerde var olan kara delikler kendisinden sonraki evrende gözlenebilecek izler bırakır. 6 Ağustos’ta yayınlanan, yazarlarını Penrose, New York Eyalet Üniversitesi’nden Daniel An ve Varşova Üniversitesi’nden teorik fizikçi Krzysztof Meissner oluşturduğu bir makalede geçmiş evrenlerde var olan kara deliklerin izlerini kozmik mikrodalga arka plan ışıması olarak gözlenebileceğini savundular.
Daniel An kara deliklerden kalan izlerin yeni evrenin oluşumundan nasıl sağ çıktığını açıklamaya çalıştı. An “Eğer evren sonsuza kadar genişliyorsa ve kara delikler her şeyi yutuyorsa belirli bir noktadan sonra evrende sadece kara delikler olmalıydı” diyor. Stephen Hawking’in ünlü teorisine göre kara delikler, gravitonlar ve fotonlar olarak adlandırılan kütlesiz parçacıkların radyasyonu yoluyla zaman içerisinde kütlelerini ve enerjilerini kaybederler. An’a göre Hawking Radyasyonu doğrultusunda kara deliklerin zamanla küçülmesi gerekir. Belirli bir noktadan sonra ise ortada kara delik diye bir şey kalmaz ve evren tamamen graviton ve foton çorbasından ibaret olur.
Graviton ve fotonlar, uzay ve zamanı bizim yaşadığımız şekilde deneyimlemezler. Işık hızında hareket eden parçacıklar için zamanın akışı söz konusu değildir ve uzay kendi perspektiflerinden bakıldığında sonsuz bükülmüş olarak hacimsiz görünür. Sonuç olarak graviton ve fotonlar uzay ve zamandan doğrudan bir kütle gibi etkilenmezler. Daniel An’a göre graviton ve foton çorbasından oluşan bir evrende uzay ve zamandan söz etmek anlamsızdır. Bu noktada Penrose devreye giriyor ve kara delikler, sonrasında graviton ve foton çorbasından oluşan evrenin Büyük Patlama koşullarına benzer koşullar olduğunu belirtiyor. Uzay ve zamanın anlamsız olduğu koşulların büyük patlama koşulları ile örtüştüğünü düşünüyor. Bu koşullar altında sıradaki büyük patlama ile yeni bir evren oluşuyor.
Kara delikler izlerini yeni evrene taşımayı nasıl başarıyorlar?
Penrose izlerin kara deliklerden değil kara deliklerden salınan Hawking radyasyonunun bir sonucu olduğunu düşünüyor. Kara deliklerin ürettiği Hawking radyasyonunun uzak bir zaman dilimi içerisinde kozmik mikrodalga arka plan ışıması olarak bir evrenin ölümünden sağ çıkabileceğini öngörüyor. Eğer bilim insanları bu ışımanın niteliksel ve niceliksel özelliklerini istatistiksel ve matematiksel olarak tahmin etmeyi başarırsa evrenin sadece belirli bölgelerinde Hawking radyasyonunu, kaynağı olmadan ölçebileceğimiz Hawking Bölgeleri olmalıdır. Penrose içerisinde kaynaksız ve sebepsiz bir şekilde kozmik mikrodalga arka plan ışıması bulunan bu bölgelerinin var olup olmadığının tespitinin ürettikleri teoriyi doğrulayacağını veya en azından çürüteceğini düşünüyor. Araştırmada ise olması gereken değerler ile örtüşmeyen Hawking bölgelerinin geçmiş evrenden kalan kara deliklerin izleri olarak kabul ediliyor.
Bu teori Penrose’un ortaya attığı ilk teori değil. Benzer bir yaklaşımı fizikçi Vahe Gurzadyan ile birlikte 2010 yılında yayınlamıştı. O çalışmanın da temeli tamamen Hawking bölgelerinin tespitine dayanıyor. Kendisine bizim evrenimizdeki kara deliklerin gelecek evrende var olabilecek çöpleri üretmeye başlayıp başlamadığı sorulduğunda “Evet kesinlikle” cevabını veriyor. Penrose’un bu vizyonuna şüpheci yaklaşan bilim insanlarının sayısı da oldukça fazla. Görünen o ki böyle bir şeyin fizik camiasında kabul görmesi için daha sağlam kanıtlar gerekiyor.
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
ah dronlara karşı da bir akkor güncellemesi olsaydı tadınadan yenmezdi o zaman.
Ozaman 2025 yılında Türkiye olmayacak ?