NASA ve Google'ın bir süredir beklenen basın toplantısı nihayet dün TSİ 21.00'da gerçekleşti. Dünyanın en büyük uzay ajansı NASA ve arama devi Google'ın ortak düzenledikleri toplantıda, Kepler Uzay Teleskobu'nun keşfettiği Kepler-90i isimli bir gezegen ilk kez duyuruldu.
Kepler-90i, bundan üç yıl önce 2014 yılında keşfedilen Kepler-90 isimli bir yıldızın yörüngesinde yer alıyor. Yıldızının etrafındaki bir tam yörüngeyi sadece 14.4 günde tamamlayan Kepler-90i, inanılmaz yüksek bir sıcaklığa sahip olan kayalık bir gezegen. Kepler Uzay Teleskobu'nun keşfettiği bu yeni gezegen Dünya'dan yaklaşık 2500 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.
Kepler-90i'nin keşfini özel kılan şey ise gezegenin Kepler-90 sisteminde keşfedilen sekizinci gezegen olması. Zira bugüne kadar kendi Güneş Sistemimiz haricinde hiçbir yıldızın etrafında yediden fazla gezegen keşfedilememişti. Yani Kepler-90 sistemi, gezegen sayısını 8'e çıkararak içerisinde en çok gezegenin yer aldığı iki Güneş Sisteminden birisi oldu.
Kepler-90 ve Güneş Sistemimizin karşılaştırılması:
Kepler-90i, bundan üç yıl önce 2014 yılında keşfedilen Kepler-90 isimli bir yıldızın yörüngesinde yer alıyor. Yıldızının etrafındaki bir tam yörüngeyi sadece 14.4 günde tamamlayan Kepler-90i, inanılmaz yüksek bir sıcaklığa sahip olan kayalık bir gezegen. Kepler Uzay Teleskobu'nun keşfettiği bu yeni gezegen Dünya'dan yaklaşık 2500 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.
Kepler-90i'nin keşfini özel kılan şey ise gezegenin Kepler-90 sisteminde keşfedilen sekizinci gezegen olması. Zira bugüne kadar kendi Güneş Sistemimiz haricinde hiçbir yıldızın etrafında yediden fazla gezegen keşfedilememişti. Yani Kepler-90 sistemi, gezegen sayısını 8'e çıkararak içerisinde en çok gezegenin yer aldığı iki Güneş Sisteminden birisi oldu.
Kepler-90 ve Güneş Sistemimizin karşılaştırılması:
Kepler-90i'nin keşfini farklı kılan bir diğer özellik ise keşfin tamamen yapay zeka yardımıyla yapılmış olması. NASA, bir süre önce Google ile bazı anlaşmalar yapmış ve arama devinin makine öğrenme algoritmalarını Kepler Uzay Teleskobu'ndan elde edilen veriler üzerinde test etmeye başlamıştı. Kepler-90i gezegeni de işte bu çalışmaların adeta bir meyvesi oldu.
NASA'nın Kepler-90 sistemiyle ilgili hazırladığı video:
"Kepler-90i görmek isteyeceğiniz türde bir yer değil."
Basın toplantısında Kepler-90i ile ilgili konuşan astronom Andrew Vanderburg, gezegenin yaşanılabilir bir yer olmadığını ifade ederken, "Kepler-90i kesinlikle ziyaret etmek isteyeceğiniz türde bir yer değil." sözlerini kullanıyor.
Gezegenin nasıl keşfedildiğiyle ilgili de konuşan Vanderburg,"Kepler Uzay Teleskobu'ndan elde ettiğimiz yaklaşık 35 bin güçlü sinyali astronomlarımız teker teker kontrol etmişti. Ancak bazı zayıf ve çok ümit vaat etmeyen sinyalleri atladılar. Google'ın yapay zekası işte bu zayıf sinyalleri kontrol ederek Kepler-90i'yi keşfetti." şeklinde konuşuyor. Vanderburg son olarak yapay zekanın uzay araştırmalarında gelecekte çok daha büyük etkilere sahip olacağını söylüyor.
Ayrıca Bkz. "Juno uzay aracı, Jüpiter'in dev girdaplarını işte böyle görüntüledi"
NASA'nın 2009 yılında uzaya fırlattığı Kepler Uzay Teleskobu, geride bıraktığımız 8 yıl içerisinde toplamda 4000'den fazla aday ve yaklaşık 2500 onaylanmış gezegen keşfine imza attı. Bu gezegen kataloğuna her geçen yıl yenilerini eklemeye devam eden Kepler'in, yaşanılabilir bölge sınırlarında keşfettiği gezegen sayısı ise yaklaşık 30. Bakalım yapay zekanın da yardımıyla Kepler'in gezegen katoluğu hızla genişlemeye devam edecek mi.
https://www.nasa.gov/press-release/artificial-intelligence-nasa-data-used-to-discover-eighth-planet-circling-distant-star Yorum Yaz Paylaş Tweetle Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:


U
unununium
1 gün önce
Motor ucubeye benziyor futuristik tasarım yapacağım diye daha da kötü yapmışlar
Ha yine aslında işin detaylarına girersek, ışık hızıyla aslında her yere de öyle göz açıp kapamayla ulaşamazdık. Onu da açıklayayım. Tamam hiç bir madde ışıktan hızlı hareket edemez kuralını kabul ediyoruz. Ama uzayın bir bölümü ışıktan hızlı genişliyor. Zaten bu sebeple ne yazık ki uzayın hiç bir zaman belli bir uzaklığından fazlasını göremiyoruz. Hani ne kadar uzağa bakarsak o kadar geçmişi görürüz ya. Ama belli bir mesafeden sonra oradaki cisimlerin ışığının bile bize yaklaşamayacağı kadar hızlı bir genişleme meydana geldiğinden bir noktasından sonra kör oluyoruz. Kara delikler gibi. Kara delikler içinde belli bir noktası vardır, orayı geçtiğinizde ışık hızıyla bile kaçmaya kalksanız kaçamazsınız. Bu sebeple ışık bile kaçamadığından zaten karanlıktır, ne olduğunu öğrenemiyoruz.
Kara deliklerle ilgili bilgiyi belki hawking radyasyonu, sicim teorisi, bilginin asla kaybolmaması gibi araştırmalarla anlayabiliriz, bakarak asla göremeyeceğimiz, ışık hızıyla asla ulaşamayacağımız mesafelere ise ancak uzayı bükerek(solucan delikleri, 4.boyut ile ulaşabiliriz) Düz kağıt üzerindeki 2 boyutlu flatlanders'ın, 3. boyut sayesinde kağıdı kıvırarak, bir ucundan diğer ucuna ulaşabilmesi gibi, biz de 4. boyut ile 3 boyut üzerinde anlık mekan değişimleri sağlayabiliriz.