MIT’de görev yapan mühendislerce tasarlanan uçak; endüstri sisi (smog), asit yağmuru gibi hava kirliliğine neden olan olaylar ile insan sağlığını tehdit eden solum yolu ve kalp-damar hastalıklarını tetiklediği bilinen azot (nitrojen) oksit oranlarını %95 oranında azaltmayı hedefliyor. Azot oksitin özellikle insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri önemli. Zira araştırmacılara göre söz konusu sera gazı her yıl 16 bin insanın hayatına mal oluyor.
Ayrıca Bkz. "ABD’nin ardından Rusya da Açık Semalar Anlaşmasından ayrılma kararı aldı"
İlginizi Çekebilir
Araştırmacıların geliştirdiği konseptte, kara araçlarında kullanılan emisyon kontrol sistemlerinden esinlenilmiş. Ağır yük taşımacılığında kullanılan birçok dizel kamyonda benzeri yanma sonrası emisyon kontrol sistemleri bulunduğunu söyleyen geliştirici ekip, bunu elektrikten de istifade ederek havacılık sektöründe kullanmayı düşünmüş. İlginç bir şekilde, mühendis ekibin söz konusu uçak konseptine ait tohumlar ise 2015 yılında yaşanan Volkswagen dizel emisyon skandalı sonrası atılmış.
MIT, konsept uçağının tasarımı kapsamında ilk etapta itki ve güç üreten unsurların birbirinden ayrılması gerektiğine karar vermiş. Buna yönelik olarak ise gaz türbini uçağın arkasında yer alan kargo bölümüne yerleştirilmiş. Sonraki aşamada ise bu türbinin bir elektrik jeneratörünü beslemesi sağlanmış. Son aşamada da üretilen elektrik enerjisi kanat altında ve itki sağlayan elektrikli pervanelere yönlendirilmiş. Türbinin egzoz çıkışının yukarıda da bahsedilen yanma sonrası emisyon kontrol sistemine bağlanmasıyla ise emisyon oranlarındaki düşüş ön görülmüş.
Ekibin yayınladığı sonuçlara göre söz konusu sistemin bir Boeing 737 ya da Airbus A320 tipi bir uçağa entegre edilmesi halinde ortaya çıkacak ekstra ağırlıkla uçağın, %0.6 oranında daha fazla yakıta ihtiyaç duyacağı öngörülüyor. MIT’de görevli havacılık ve uzay uzmanı Prof. Steven Barrett’a göre konsept tasarım sadece elektrikle işlemesi planlanan uçak tasarımlarına kıyasla çok daha makul ve uygulanabilir görünüyor. Zira MIT’in tasarımı, uçaklara birkaç yüz kilo ağırlık yüklerken elektrikli uçak tasarımlarında ihtiyaç olunan piller araçlara tonlarca ağırlık olarak yansıyor.
Pil teknolojisi henüz hazır değil!
Barrett, aynı zamanda ticari yolcu uçaklarının ihtiyacını karşılayacak pilleri üretecek teknolojinin henüz var olmadığı iddiasında. O’na göre bu tür uçakları sıfır emisyonla uçuracak pil devrimi henüz gerçekleşebilmiş değil.
Araştırmacılar, konsept tasarımla havacılığın hava kirliliğine olumsuz katkı sorununu çözebileceklerine inandıklarını bir sonraki aşamada ise sektörün iklim değişikliğine olan olumsuz katkılarına odaklanacaklarını söylüyor.
Kaynakça https://news.mit.edu/2021/hybrid-electric-plane-pollution-0114 https://futurism.com/the-byte/mit-hybrid-electric-airliner Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:


Concorde uçak özelliklerinde 95,68 ton yakıt
BekirHan yakıt özkütlesi 840 kg/m3 dedi, bu 114m3 yakıt hacmi yapar. 10m3'ü kabinde olsun. aslında kabine sığmaz ama sıgdı diyelim. geriye kaldı 104m3 kanat başı 52m3 yapar. yeni resim buldum.
Kanat gövdeye bağlandığı yerin kesiti görülüyor. İçi metal profil dolu, boş yer yok denecek kadar az.
Alttaki kamyon 15m3 su taşıyor. O kanadın içine bu kamyonlardan 3 tane nasıl sığar, anlatsana bize BekirHan.
uçaklarda hidrokarbon yakıt kullanılmıyor Singapurdan Londraya aktarmasız ucuş 2 ince kanat içinde bulunabilecek yakıt ile mümkün değil. kanatların içinde esnek çelik konstrüksiyon, hidrolik elektrik mekanik aktarma, tahrik mekanizmaları ve yapılar var kanat içinde, yakıt deposuna yer yok. atmosfer enerji yüklü, jet motorları atmosferdeki o enerjiyi kullanıyor olmalı. atmosferde her zaman belli oranda H2O var, bu enerji H2O daki hidrojenden sağlanıyor olabilir. Jet motorları yoğun kar ve yağış altında dahi hiç teklemeden çalışabiliyor. Hidrokarbon ile içten yanmalı sistem olsa en ufak bir nemde performans düşüşü olurdu.