Anlık Bildirim

Skandal deneyden 36 yıl sonra: Füzyon enerjisinde kritik adım

36 yıl önce “soğuk füzyon” skandalıyla gündeme gelen paladyum, Kanada’daki UBC laboratuvarında geliştirilen yeni yöntemle füzyon verimliliğini artırmak için yeniden sahneye çıktı.

Skandal deneyden 36 yıl sonra: Füzyon enerjisinde kritik adım Tam Boyutta Gör
Enerji dünyasında iki temel nükleer süreç var: fisyon ve füzyon. Fisyon, ağır atom çekirdeklerinin bölünmesiyle enerji üretirken, bugün dünya genelindeki nükleer santrallerin çalışma prensibini oluşturuyor. Füzyon ise hafif çekirdeklerin birleşerek enerji açığa çıkarmasına dayanıyor. Tıpkı tüm yıldızlarda gerçekleştiği gibi. Teorik olarak füzyon, daha fazla enerji üretirken zararlı radyoaktif atık bırakmıyor ve zincirleme reaksiyon tehlikesi taşımıyor. Dolayısıyla füzyon, bilim dünyasının ulaşmak istediği en kutlu hedeflerden birisi konumunda.

1989: Bir kavanozda füzyon iddiası

Bu hedef doğrultusunda 1989’da dünya, bilim tarihinin en çarpıcı ama aynı zamanda en tartışmalı açıklamalarından birine tanık olmuştu. Utah Üniversitesi’nden iki elektrokimyacı, Martin Fleischmann ve Stanley Pons, basının karşısına geçerek sıradan bir cam kavanozda nükleer füzyon gerçekleştirdiklerini duyurarak bilim dünyasını sarsmıştı. Ağır su, platin anot ve paladyum katot kullanılarak yürütülen bu deneyin, sınırsız ve temiz enerji çağını başlatabileceği iddia edilmişti.

Skandal deneyden 36 yıl sonra: Füzyon enerjisinde kritik adım Tam Boyutta Gör
Elbette bu iddia o dönem manşetlerde (Türkiye’de bile) de yer almıştı. Zira füzyon enerjisi artık oda sıcaklığında mümkündü... Bu, “soğuk füzyon” hayalinin gerçekleştiği andı ve insanlığı tümüyle değiştirecek inanılmaz bir keşifti.

Fleischmann–Pons deneyinin temelinde, paladyumun hidrojen izotoplarını absorbe etme kapasitesi yatıyordu. İkili, sıradan bir cam hücre içine ağır su (D₂O) doldurmuş ve bunun içine paladyumdan yapılmış bir katot ile platinden bir anot yerleştirmişlerdi. Ardından elektroliz uygulayarak döteryum çekirdeklerinin paladyum kafes içinde birleşerek enerji açığa çıkardığını iddia ettiler. Teorik olarak, çekirdekler bu yoğun ortamda birbirine olağanüstü derecede yaklaşabilir, aralarındaki Coulomb itmesini aşarak füzyon tepkimesi gerçekleşebilirdi. Eğer doğruysa bu, enerji alanında devrim anlamına gelecekti. Milyonlarca derece sıcaklığa gerek kalmadan, küçük bir masaüstü düzenekle sınırsız ve temiz enerji üretilebilirdi.

Ama bilimde “dünyayı değiştirecek keşifler” için son derece güçlü ve somut kanıtlara ihtiyacınız vardır. Nitekim Fleischmann ve Pons’un deneyi de çok geçmeden çığır açıcı bir keşiften hayal kırıklığı yaratan bir skandala doğru yol almaya başlamıştı. Çünkü deney başka laboratuvarlarda tekrarlandığında aynı sonuçlar bir türlü elde edilemiyordu (LK-99 süper iletkenini hatırladınız mı?) Beklenen nötron ve gama ışını gibi füzyon ürünleri tutarlı şekilde gözlemlenememiş ve orijinal deneydeki ısı ölçümünün de hatalı olduğu ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla soğuk füzyon rüyası birkaç ay içinde bilimsel bir skandala dönüştü ve Fleischmann–Pons deneyi, erken ve doğrulanmamış iddiaların sembolü haline geldi.

36 yıl önceki skandaldan faydalanmak

Skandal deneyden 36 yıl sonra: Füzyon enerjisinde kritik adım Tam Boyutta Gör
Soğuk füzyon hayalinin üzerinden 36 yıl geçti ve bırakın oda sıcaklığında füzyonu, milyonlarca derece sıcaklık altında bile füzyonu verimli bir şekilde sürdürmek ve net kazanımlar elde etmek halen mümkün olmadı. Ancak 80’lerdeki skandal deneyin merkezinde yer alan paladyum bugünlerde yeniden sahneye çıkmış durumda.

Kanada’daki Britanya Kolumbiyası Üniversitesi (UBC) araştırmacıları, geliştirdikleri elektro-kimyasal yöntemle füzyon sürecinde önemli bir engeli aşmayı başardı. UBC araştırmacıları, geliştirdikleri elektro-kimyasal yöntemle döteryum yüklemesini artırarak füzyon olasılığını yükseltti.

Araştırmacılar, masaüstü boyutunda tasarlanmış özel bir Thunderbird reaktörü kullandı. Reaktörün üç ana bileşeni var: plazma itici, vakum odası ve elektro-kimyasal hücre. Deneyde paladyum hedefin bir yüzü plazma alanı ile diğer yüzü elektro-kimyasal hücre ile döteryumla yüklendi.

En dikkat çekici buluş ise bu sürecin enerji verimliliğinde ortaya çıktı. Ekip, yalnızca 1 volt elektrikle, normalde 800 atmosfer basınç gerektiren miktarda döteryum yüklemeyi başardı. Bilindiği üzere füzyonun en zorlu aşamalarından biri de reaksiyonu başlatmaktır. Araştırmacılar bu sayede füzyon olasılığını ortalama yüzde 15 artırdıklarını söylüyor.

Her ne kadar bu yöntem henüz net bir enerji kazancı sağlamasa da araştırmacılar, bunun pratik füzyon reaktörleri için önemli bir adım olduğuna inanıyor. Deneyin en önemli farkı ise 1989’daki hatalı çalışmalardan farklı olarak sonuçların ısı artışı değil, nötron çıktısı üzerinden doğrulanması oldu.

Araştırmanın yazarlarından Profesör Curtis P. Berlinguette, “Bu çalışmanın füzyon bilimini dev ulusal laboratuvarlardan laboratuvar tezgahlarına taşımasına yardımcı olmasını umuyoruz. Yaklaşımımız, nükleer füzyon, malzeme bilimi ve elektrokimyayı bir araya getirerek, hem yakıt yükleme yöntemlerinin hem de hedef malzemelerin sistematik olarak ayarlanabileceği bir platform oluşturuyor.” dedi.

Kaynakça https://newatlas.com/energy/thunderbird-reactor-efficient-fusion/ https://science.ubc.ca/news/2025-08/researchers-use-electrochemistry-boost-nuclear-fusion-rates https://en.wikipedia.org/wiki/Cold_fusion Bu haberi ve diğer DH içeriklerini, gelişmiş mobil uygulamamızı kullanarak görüntüleyin: DH App Gallery Uygulamasını İndir DH Android Uygulamasını İndir DH iOS Uygulamasını İndir
Sorgu:

Editörün Seçtiği Sıcak Fırsatlar

Sıcak Fırsatlar Forumunda Tıklananlar

Tavsiyelerimiz

Yeni Haber
şimdi
Geri Bildirim