Yayınlara RTÜK denetimi getiren yönetmelik büyük tepki çekti. Maddelerin ucunun açık olması ve neye sansür uygulanıp, neye uygulanmayacağının net bir şekilde belirtilmemesi kafalarda soru işareti yarattı.
Ankara Barosu, söz konusu yönetmeliğin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştay’a dava açtı. Açıklamada, söz konusu yönetmelik ile getirilen düzenlemenin ifade, haber alma ve verme özgürlüğüne doğrudan müdahale oluşturacağı, bireylerin tercih hakkının önüne geçerek otokontrolün kamunun denetimine aktarılmasına neden olacağı vurgulandı.
Ankara Barosu, medya özgürlüğü gibi konulara vurgu yaptığı 7 sayfalık dava dilekçesinde RTÜK’ün savunması alınmadan yürütmenin durdurulmasını talep etti. Dava dilekçesinin tam metnine, haberimizin kaynak bölümündeki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:


Bence ilki lisans satmak ve vatandaşın cebindeki her kuruşa göz dikilmesidir. Vergi, haraç haraç zam zam haraç...
İkincisinde malûm sansür kafası doğru bilgiye rahatça ulaşama ki istediği gibi bir toplum şekillendirmektir.
Bunu yıllardır zaten yapıyorlardı. Zaten son 20 yılda ülkeyi getirdikleri halden bellidir.
Olaya sadece Netflix ve buradaki yayınlanan diziler ve bu dizilerdeki şiddet ve cinsellik olarak bakmamak lazım.
Adam senin para vererek aldığın platforma müdahale ediyor. Satın alabiliyorsan erişkin bir bireysindir zaten o kısmı belirtmeye gerek bile yok oysa.
İki gün sonra izleyeceğin bir araştırma yahut siyasi belgeseli sansürleyebilir.
Netflix yada puhu vb umrumda değil ,dizi filmler çok da önemli şeyler değil ama siyasi erkin daha önceki yaptıklarını bilince insan daha rahatsız oluyorum. İnsanın özgürlüğüne müdahale edilmesi rahatsız ediyor.
Devlet benim ne izleyip ne izleyemeyeceğime karışamaz.