
Örneğin, Pekin’de hukuk eğitimi alan 24 yaşındaki Lorraine He, iki yıl önce ödevlerinde yapay zeka kullanmaması konusunda uyarılmıştı. Ancak bugün gelinen noktada durum tamamen değişti. Hocalar artık öğrencilerden “en iyi uygulamalar çerçevesinde” yapay zeka kullanmalarını bekliyor.
Yapılan bir ankete göre Çin üniversitelerinde AI kullanımı neredeyse evrensel hale geldi. Ankette Çin'deki üniversite öğretim üyeleri ve öğrencilerinin sadece yüzde 1'inin çalışmalarında veya işlerinde AI araçlarını hiç kullanmadığı bildirildi. Katılımcıların yüzde 60’ı ise bunları sık sık, yani günde birkaç kez veya haftada birkaç kez kullanıyor.
Çin Siyaset Bilimi ve Hukuk Üniversitesi’nden Profesör Liu Bingyu, yapay zekayı “eğitmen, fikir ortağı, sekreter ve karşıt görüş savunucusu” olarak tanımlıyor. Liu, öğrencilerine literatür taraması yapmak, özet yazmak, grafik üretmek ve fikir organize etmek gibi konularda yapay zeka kullanmalarını öneriyor. Ancak her şeyin AI’a bağlanması gerektiği de söylenmiyor elbette: “Yalnızca yüksek kaliteli girdi ve akıllı komutlar iyi sonuçlar verebilir” diyor Liu.
Yapay zeka Çin’de zorunlu ders

Çin’in bu tutumu sadece üniversitelerde değil, tüm eğitim seviyelerinde benzer şekilde ilerliyor. Çin Eğitim Bakanlığı, tüm eğitim seviyelerinde eleştirel düşünme, dijital okuryazarlık ve gerçek dünya becerilerini geliştirmeyi amaçlayan “AI+ eğitim” yönergeleri yayınladı. Pekin yerel yönetimi ise ilkokula kadar tüm okullarda yapay zeka eğitimini zorunlu kıldı.
Batı ve Çin arasındaki fark

Zhejiang Üniversitesi, öğrencilerin öğrenci kimlikleriyle bu sistemlere ücretsiz erişebildiğini belirtiyor. Amaç, öğrencilerin hızla gelişen teknolojiyi yakalaması ve küresel rekabette geride kalmaması.
Batı’daki üniversiteler halen yapay zekanın öğrenci çalışmaları üzerindeki etkilerini tartışıyor, yani kullanımı konusunda net politikalar veya yaygın bir kabul henüz oluşmamış durumda. Pek çok eğitimci yapay zekayı akademik dürüstlük için bir tehdit olarak görüyor ve öğrenciler genellikle bu araçları bireysel çabalarla, çoğu zaman belirsizlik ve kaygı içinde kullanıyor. Örneğin, Birleşik Krallık’ta yapılan araştırmalar, öğrencilerin doğru kullanımı öğrenme konusunda yönlendirmeye ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Çin’de ise bu belirsizlik yerini kurumsal politikalarla desteklenen açık ve sistematik bir yapıya bırakmış durumda.
Bu haberi ve diğer DH içeriklerini, gelişmiş mobil uygulamamızı kullanarak görüntüleyin:

