Global Tower tarafından belirtilene göre, sadece Hindistan’da 2020’ye kadar 130 bin yeni kulenin piyasaya çıkması bekleniyor. Asya’da ise açıklanan rakamlara göre 3 milyonu aşkın kule bulunuyor. Amerika, Asya ve Hindistan’ın lider konumunda bulunduğu kule endüstrisi yılda yüzde 15-20’lik büyüme ivmesini sürdürüyor. Yatırımcısının yüzünü güldüren bu pazarda Türkiye’nin de hak ettiği payı alması için tek gerekenin kuleleri GSM lisansının bir parçası olmaktan çıkarmak ve bağımsız büyümelerinin kapılarını açmak olduğu söyleniyor.
Türkiye'de pazar hızla büyüyebilir
Yüksek temettü verimiyle dünya piyasalarında öne çıkan kuleler, öngörülebilir ve enflasyona endeksli gelirleriyle de yatırımcılar açısından cazibesini arttırıyor. Aynı zamanda çoklu kiracılığa dayanan iş modeli nedeniyle yüksek nakit dönüşüm hızı elde ediyor. Tarım, turizm veya yaşam alanı olarak kullanılamayacak arsa ve arazilerin de bu yatırımlarla değerine değer kattığı belirtiliyor. Ülkemizde ise bu pazarın gelişimine katkıda bulunan şirketler arasında Global Tower bulunuyor.
Konuyla ilgili Nihat Narin’in açıklamaları şu şekilde; “Sektörde olağanüstü hızla artan data trafiğini taşımanın da tek yolu kule sayısını artırmak ancak bu bağlamda mükerrer yatırımın önlenmesi önemli. Dünyada pazarın nasıl büyük bir hızla büyüdüğünü gözlemliyoruz. Sırf ABD’de American Tower’ın 62 milyar dolar değerinde olması bile bize kule endüstrisinin geleceğiyle ilgili önemli ipuçları veriyor. Yatırımcıların Türkiye’ye ilgisini ve bu sektöre olan inancını görüyoruz. Mükerrer yatırımın önlenmesi ve yabancı sermaye girişinin de artmasıyla ülkemizde de sektörün çift haneli büyüme ivmesini sürdüreceğinden kuşkumuz bulunmuyor.”
Kulelerin operatörlerin verimliliği için de avantajlar sunduğu belirtiliyor. Ortak kule kullanımı ve mobil operatörler arasında yapılan altyapı yatırım paylaşımı, önemli ölçüde kaynak tasarrufu sağlıyor. Türkiye’de bugün 3 mobil operatörün yıllık ortalama kule yatırımının 65-70 milyon TL seviyesinde olduğu söyleniyor. Global Tower, kule yapım şirketlerinin bu rakamı 25-30 milyon TL seviyesine indirebileceğini belirtiyor.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:


Sonrası malum. Aycell ile birleştirme, TT içerisine yedirerek Avea olma vs vs vs.
Şimdi de "ortak kule" diyorlar.
Peh.
Sene 1993 zamanları. KVK'nın V'si olan arkadaş , ki şimdinin çok çok zenginlerinden birisidir, Finlandiyada çalıştığı dönemde GSM sektörünü görüp "Aha bunu TR'de uygulasam paraya para demem" diyip TR ye gelir. Büyük holdinglere gider öyle ya da böyle. Anlattığı, zamanın ütopik görünen şeyi - ki şimdilerde muazzam bir şey oldu, bıyık altından gülmeler, "yaw he he" diyerek sırtının sıvazlanması ile biter. Buna koca Koç ve Sabancı dahildir. KVK'nın 1. K'sı sinerjiyi ve parayı görür yatırıma başlar. KVK kurulur.
Devlet ile arası iyi olan K bu konuda önlenemez bir durum olduğundan bahisle şirketi kutuyor. Uzan da uyanık. O zamanlar da devlete yakın. İki şirket kuruluyor. Önce TCELL sonra TLSM. 500 milyon $ karşılığında. Ancak bu para yıllar, yıllar sonra ödendi bunu da belirteyim.
Neyse konuya dönelim, iki adet GSM 900 şebekesi onayı alıp kuleleri kurmaya başlarlar. Önce istanbul, sonra ankara, izmir derken cep telefonları (2g) hayatımıza girmeye başlar. Hatta hatırlarım her gün Hürriyet gazetesinin bir köşesinde Turkcell'in minik bi reklamı ve kaç adet abone olduğuna dair bilgiler verirlerdi.
Bu bir süre böyle devam eder. Pazar payları da %50-%50 şeklinde gidiyordur. O zamanların tek tarifesi standard tarife. Konuştukça ödersin. 6 sn'de 1 atar. Hatırlarım 15-20 dk konuşsak 96-97 parası ile 20-25 TL fatura gelirdi. SMS interconnect olmadığı için sadece şebeke içi mümkündü. Yurtdışı SMS Center numarası bulup diğer şebekedeki aboneye SMS atardık.
Bir süre sonra KVK'nın K ve V'si durumdan rahatsız olur ve hepinizin bildiği üzere bazı güzellemeler yapılarak (!) UBAK Müsteşar yardımcısının çeşitli oyunları ve siyasi baskı ile Telsim'in "gerekli yatırımları yapmadığı, aboneleri mağdur ettiği, şikayetlerin olduğu" gibi bahanelerle 6 aylığına abone alımı engellenir.
İşte o dakikadan sonra patlama aşamasında olan GSM sektöründe rüzgarı arkasına alan TCELL alır başını gider. 6 ay sonra telsim yine abone almaya başlasa da yaşananlar ve aradaki süreçten dolayı kötü şekilde etkilenir ve hep geriden gelmeye başlar.
Peki diyeceksiniz bu direk mevzusu ile alakası ne. O da 1999 yıllarına gelindiğinde anlaşılır. 3G'ye ilerleyen ve 2.5 G aşamasında olan şebekelerde pazar büyümekte ve yeni oyuncuları işin içine sokarak lisans geliri için devletin ağzı sulanmaktadır.
GSM 1800 ihalesine çıkılır. Bir önceki treni kaçıran ve dizini döven sabancı bile ilgilenmektedir. Koç da ilgilenmektedir.
http://arsiv.ntv.com.tr/news/45472.asp
Telecom Italia ve İş Bankası ortaklığı ile Aria 7 Ağustosta 2.5 milyar dolar rekor ücret ile lisansı alır. Bu kadar yüksek vermesinin temel sebebi sözleşmedeki ulusal roaming maddesidir.
http://arsiv.ntv.com.tr/news/63672.asp
Tcell de Telsim de anlaşmaya uyarlar ama "kapsama alanı kullanım bedeli" olarak kazığı çaka çaka uygulamaya kalkarlar.
Kısmen de haklılardır çünkü iki firma da yıllardır direk ve baz yatırımı yapmakta, santraller kurmaktadır.
Ancak Aria vızıldamaya başlar. Ulusal roaming diye tutturur.
http://www.turk-internet.com/portal/yazigoster.php?yaziid=3797
Tabi devlette kendine bir şebeke kurar. Adı da Aycell. O da 4. oyuncu olarak başlar. Ama tel tel dökülürler. Ucuz fiyatları ile bir dönem ben de kullanmıştım ve en merkezi yerde şebeke meşgul alırdım. Sonuç itibariyle olan da çekilen aria ve aycell'in birleşerek avea olması. Lisansın 1 taneye indirgenmesi...
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/aria-aycell-yasasi-cikti-telekom-ulastirmaya-gecti-197566
Çok uzattım.
Ulusal roaming olmadı, zordu, ama devlet regüle edeceğine şirketlerin kucağına oturup durdu. Herkesi memnun edemezsini bu konuda.
Oysa bu konuda kararlı olsa ve şimdiki gibi "Hayır kardeşim ulusal roaming olacak, ücreti de bu kadardır max" dese şimdi onbinlerce direk, on binlerde enerji nakil hattı olmayacaktı. Belki de bu kadar direk ile dağ bayır her yerde en kötü 2.5 G çekecekti.
Bugün BTK onayı olmadan hiç bir telekom operatörü tarife açıklayamıyor. Keşke o zaman da böyle kararlı bir duruş sergilenseydi.
Ben TCELL'in bu açıklamasını da manidar bulmaktayım.
Birisi zamanın hükümeti (o Telsim'e ceza verip 6 ay abone alımına kapatan UBAK Müsteşar Yardımcısına ben ...... neyse)
Öteki de TCELL'dir.
Şimdi de BTK GSM sektörünün gelişmesini engellemekte.
Yazık.